File torbalardan naylon poşetlere… Pazarların değişen yüzü…
İşte İstanbul'un en gözde, markalaşmış pazarları...
Geçmişten günümüze kadar neler değişmedi ki? Kullandığımız eşyalar, oturduğumuz ev, büyüdüğümüz sokak ve bunlarla beraber alışkanlıklarımız, hayata dair yüklediğimiz anlamlar ve daha niceleri… Uzayıp giden bu listeye bir de mahallemizde kurulan pazarları da eklemek lazım.
Eskiden tazecik satılan meyve ve sebzeler file torbalara konur, sıkı bir pazarlık yapılır ve ihtiyaç olunan her şey, eksiksiz alınırdı. Top kumaşlar, basma kumaşlardan dikilmiş kıyafetler, ufak tefek mutfak eşyaları tezgahları süslerdi. Peki ya günümüzde neler değişti?
İstanbul'da her geçen gün yeni bir alışveriş merkeziyle karşılaşmak olası. Galleria ile başlayan furya Metro City, Carousel, Akmerkez, Kanyon ve daha niceleriyle alıp başını gidiyor. Her köşede açılan dükkanlar, mağazalar, marketler de cabası... Aradığınız şeyi bulmak için merkezi yerlere gitmenize gerek bile kalmıyor. Nerede olursanız olun en fazla birkaç sokak ötenizde her ihtiyacınıza cevap verecek bir isimle karşılaşabilirsiniz.
Annelerimizin, büyük annelerimizin hatta onlardan bir önceki kuşağın izlerini günümüze kadar taşıyan, her semtin kendi kültürünü yansıtan ve geçen onca yıla rağmen ilgiyi üzerinde tutmayı başaran pazarlar her gün İstanbul'un farklı bir köşesinde kuruluyor ve binlerce kişiyi misafir ediyor.
Pazarlar da markalaşmış durumda
Beşiktaş'ta, Yeşilköy'de, Bakırköy'de ya da Kadıköy'de kurulanlar İstanbul'un en gözde, en popüler ve ilgi gören pazarları konumunda. Ziyaretçiler dört bir yandan bu adreslere akın ediyor. Sabahın erken saatlerinde başlayan hareketlilik akşam geç saatlere kadar hızla sürüyor. Her kalitede çeşit çeşit ürün, değişik fiyat aralıklarıyla alıcı buluyor. Tezgahlarda meyve-sebzeden daha çok kıyafet, ayakkabı, aksesuar, ev eşyaları göze çarpıyor. Ona bakayım, şunu alayım derken saatler akıp geçiyor. Geriye ise tatlı bir yorgunluk ve piyasadan daha düşük fiyatlara alınmış eşyalar kalıyor.
İlk durağımız Göztepe Pazartesi Pazarı
Bu keyifli yolculuğumuza pazartesi günü Göztepe'de kurulan pazarla başlıyoruz. Kadıköy minibüs yolu üzerinde, Göztepe Özgürlük Parkı’nın yan caddesinde bulunan pazar, geniş bir caddeye kurulmuş durumda. Ulaşımı gayet kolay olmasına rağmen diğer pazarlar kadar kalabalık değil. Sakinliği, fiyatların ucuzluğu ve güler yüzlü esnafı dikkatimizi çekiyor. Ağırlıklı olarak meyve-sebze satılıyor. Domatesler, patlıcanlar, kayısılar, kavunlar, karpuzlar... Neye elimizi atsak dalından yeni koparılmış gibi tazecik ve çok lezzetli. Üstelik fiyatları da cep yakmıyor. Meyveler 50 YKr ile 2,5 YTL, sebzeler 1-3 YTL arasında değişen fiyatlarla satışa sunuluyor. Tabii bunlar ürünler üzerindeki sabit fiyatlar. Bir de pazarlık payı eklenince değmeyin alışverişin keyfine! Ortalama 20 YTL'lik bir bütçe ayırdığınızda bir haftalık mutfak masrafınızı karşılamış olursunuz. Eğer peynir, zeytin gibi şarküteri ürünleri de listenizde ise o zaman biraz daha yüksek tutmanız gerekiyor.
Pazarda yolculuğumuz devam ediyor. Tezgahların önünde çoğunlukla orta yaşlı bayanlar dikkatimizi çekiyor. Yiyecek bölümündeki rutinlik, kıyafet bölümünde canlanıyor. (Gerçi meyve-sebze tezgahlarını dolaşırken ara ara çamaşır, çorap, kıyafet tezgahlarına rastlıyoruz ama o kadar etkili olmuyor) Burada biraz daha genç nüfus karşımıza çıkıyor. Etekler, pantolonlar, gömlekler, ayakkabılar, çantalar, ev aksesuarları, mutfak eşyaları... Kıyafet ve aksesuarlar da diğer pazarlara göre daha ucuz. 5 YTL'den bluz, 10 YTL'den pantolon bulmanız mümkün. Yaz mevsimi olması dolayısıyla birkaç tezgahta mayo ve bikini de satılıyor. Onların fiyatları da ortalama 20 YTL olarak belirlenmiş. Ancak bu bölümde, gıda bölümü kadar tatmin olamıyoruz ve yaklaşık 1,5 saatlik gezintimize burada nokta koyup, pazardan ayrılıyoruz.
İstanbul’un en ünlü pazarı: Kadıköy Salı Pazarı
Salı günü rotamızı yine Kadıköy'e çeviriyoruz. Bu kez gideceğimiz yer İstanbul'un en ünlü pazarlarından biri, Kadıköy Pazarı. Kadıköy meydanından Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadı’nın bulunduğu yere doğru yol alıyoruz. Geniş bir alana kurulu olduğundan birçok noktadan pazara girmek mümkün. Kıyafet satılan bölümden gezintimize başlıyoruz. O kadar kalabalık ki iğne atsanız yere düşmüyor. Ayakkabıların, parça kıyafetlerin ve takıların satıldığı tezgahlardaki yoğunluk dikkatimizi çekiyor. Fiyatlar piyasaya göre benzer olsa da çeşit bakımından bir hayli zengin. Pantolonlardan tutun da terliklere, mayolardan çamaşırlara, takılardan parfümlere, nevresim takımlarından havlulara kadar aradığınız her şeyi bulmanız mümkün. Fiyatlar hemen hemen her tezgahta aynı. Pantolonlar ve etekler 10-20 YTL, ayakkabılar 10-25 YTL, takılar 3-5 YTL, parça kıyafetler 3-10 YTL, ev ürünleri 3-40 YTL arasında değişen fiyatlarla alıcı buluyor. İlgi ise en çok mayo-bikini tezgahlarında toplanıyor.
Mağazalarda markalı ürünler 50 YTL ve üzerindeki fiyatlarla alıcı bulurken, pazarda daha düşük kaliteli olanlar 10-15 YTL’den satışa sunuluyor. Hatta tek bikini üstleri 2,5 YTL gibi şaşırtıcı bir rakamla kapış kapış ediliyor.
Pazar sadece kıyafetlerle sınırlı kalmıyor tabii. Bayanların en çok ilgi gösterdiği diğer bölümler arasında kozmetik ürün ve parfüm satan tezgahlar var. Bu sene kalem parfümler, pratikliği, kolay taşınabilirliği ve ucuzluğu bakımından bir hayli moda oldu. Bu modaya Kadıköy Salı Pazarı da uymuş. Dışarıda tanesi 3 YTL’den satılan parfümler, burada “3 tanesi 5 YTL” olarak karşımıza çıkıyor.
Biraz daha ilerlediğimizde banyo, mutfak ve temizlik ürünleri, kilimler, paspaslar, nevresim takımları, çarşaflar, ev aksesuarları gibi her eve lazım olan ürünler karşımıza çıkıyor. Üstelik mağazalardan çok daha uygun fiyatlarla ve kredi kartına 3-6-9 taksit imkânıyla… Evet, kredi kartı modasına pazarlarda uymuş durumda. Birçok yerde “kredi kartı geçiyor” sözünü duyabilirsiniz. Gerçi bu durum pazarlık yapma alışkanlığını unutturmaya başlasa da nakit para taşımadan gönül rahatlığıyla alışveriş imkânı yaşatıyor.
Kaliteli eşyalar almak için sabahın erken saatlerinde gitmek gerekiyor. Yoğunluk her ne kadar öğleden sonra oluyor denilse de sabahın erken saatlerinden gelenler daha çok çeşit bulabiliyor ve en iyilerini alma şansına sahip olabiliyorlar. Pazarda genç-yaşlı ayrımı yapılmaksızın her yaştan insana rastlamak mümkün. Kimi sadece gezmek için geliyor, kimi günler öncesinden ne alacağının planını yapıp öyle koyuluyor yola.
Yiyecek bölümü ise o kadar hareketli değil. Meyveler, sebzeler, kuru yemişler, peynirler, zeytinler, kahvaltılıklar ve daha neler neler… Ancak bu kısımda umduğumuz kadar ucuz çıkmıyor karşımıza. Bir haftalık mutfak giderine baktığımızda sebze ve meyve dolu bir sepet 30-40 YTL’den, eğer şarküteri reyonunda da ekleme olursa 50-60 YTL’den doluyor. Gerçi mutfak alışverişi için genellikle daha küçük çaplı pazarlar tercih ediliyor. Şöhreti yakalamış olanlar ise kişisel bakım ve kıyafet konusunda tercih ediliyor.
Kadıköy Pazarı gez gez bitmiyor. Yaklaşık 2 bin esnaf görev başında. Hal böyle olunca sabahın erken saatlerinde başlayan hareketlilik akşam saatlerine kadar hızını hiç kaybetmeden devam ediyor.
Geniş bir alan, bol çeşit ve ucuzluk Fatih Çarşamba Pazarı’nda…
Ve sırada Çarşamba günleri kurulan Fatih Pazarı var. O da İstanbul’da dilden dile dolaşan, ünlü pazarlarından biri. Ünü Anadolu yakasına uzanmış olacak ki Üsküdar, Ümraniye gibi semtlerden bile misafirleri var. Fatih Caddesi’nden Çarşamba’ya doğru yokuş yukarı çıktığımızda tek tük başlıyor tezgahlar. Sokak aralarında bir hareketlik söz konusu. Uç noktalarda bulunan yiyecek tezgahları iç kesimlerde yerini kıyafet ve aksesuarlara bırakıyor. Kadıköy’deki gibi bir kalabalık karşılamasa da bizi, yine de müşteri potansiyeli bir hayli yoğun. Çoğunlukla orta yaş bayanlar bulunuyor. Günün erken saatlerinde yakın bölgelerden gelenler, akşam üstü yerini semt sakinlerine bırakıyor.
Fiyatları diğer pazarlara göre daha ucuz. Ancak giyecekte daha çok 2. kalite ve muhafazakar ürünler satılıyor. Uzun kollu tunikler, uzun etekler, başörtüler en revaçta olanlar. Bu, diğer kıyafetlerin satılmadığı anlamına gelmiyor tabii. Uzayıp giden tezgahlarda iç giyimden ev eşyalarına kadar pek çok şey satılıyor. 30-60 YTL arasında değişen fiyatlarla tepeden tırnağa giyinmeniz mümkün.
Yiyecek bölümünde fiyatlar kalitesine göre değişiklik gösteriyor. Bir tezgahta 2 YTL olan kiraz, biraz daha ileride 4 YTL’den satılıyor. Haftalık pazar ihtiyacı ortalama 40 YTL ile son buluyor.
Perşembe günü tekstil cennetinde, Merter Pazarı’ndayız
Perşembe günü ise Merter Pazarı’ndayız. Keresteciler Caddesi’ne doğru yol aldığınızda, sol tarafta göreceksiniz. Merter, İstanbul’un tekstil cenneti olarak adlandırılıyor. Hal böyle olunca da mağazaların ihraç, seri sonu ve ikinci kalite ürünleri pazar tezgahlarını dolduruyor.
Merter Pazarı’nda sadece kıyafet değil, yiyecek bölümü de ilgi görüyor. Uzunca bir sokak arasına kurulu olan pazarda, diğer yerlerde olduğu gibi meyve-sebze bölümü, şarküteri bölümü veya kıyafet bölümü gibi bir ayrıma rastlamıyoruz. Semt sakinlerini ağırlayan pazarı gezerken gerçekten keyif alıyoruz. Büyük pazarın aksine biraz daha mahalle havası hakim. Bu da esnafının daha samimi ve güler yüzlü olmasını sağlıyor.
Pazarı gezmek, küçük bir alana kurulu olduğundan öyle 2-3 saatimizi almıyor. Eğer aradığınız şeyi pazarda bulamazsanız Merter’deki mağazalar da mutlaka bulursunuz. Çünkü Merter Caddesi de başlı başına bir pazar gibi… Kısaca yok yok!
İstanbul’un en eski pazarlarından biri Fındıkzade Pazarı…
Cuma günü Fındıkzade Pazarı’na doğru yol alıyoruz. Öğleden sonra gittiğimiz için çok fazla kalabalık olmaz diye düşünüyoruz ancak yokuş yukarı çıkarken bize eşlik eden insanları görünce fikrimiz bir anda değişiyor. Tıpkı Fatih’te olduğu gibi uzunca bir yokuş tırmanıyoruz ve sonunda birkaç tezgahla göz göze geliyoruz.
Fındıkzade Pazarı, İstanbul’un en eski ve en ünlü pazarlarından biri aslında. Bölgede ikamet edenler dışında özellikle gezmek için onca yol katedip gelenler bile var. Her yaştan insan mevcut. Çeşit çeşit, renk renk, desen desen kıyafetlerin özellikle genç kızların ilgisini çekeceğini düşünüyoruz. Pazar bir nevi açık mağaza gibi. Ünlü markaların 2. kalite, defolu ya da sezon sonu ürünlerinden tutun da küçük işletmelerin kaliteli ürünlerine kadar ne ararsanız var. Cuma pazarının fiyat politikası işte bu kaliteye göre belirleniyor ama yine de cep yakmıyor. Kıyafetler sezonun trendlerinden seçilmiş. İç giyimde sınır tanınmıyor. Renkli, parlak kemerler, küpeler, kolyeler, tokalar, şapkalar, çoraplar, ayakkabılar, terlikler, mayolar, bikiniler de en çok para harcanan ürünlerin başını çekiyor.
Yiyecek bölümü ise meyve-sebze ağırlıklı. Pek fazla çeşit karşımıza çıkmıyor. Satılanlar diğer pazarlarla eşdeğer. Fiyatlar da çoğunluklar aynı. Nedeni ise, burada tezgah açan esnafın ertesi gün diğer ünlü pazarda da bulunuyor olması.
Az önce de belirttik ya asıl ilgi yiyecekten daha çok giyecekte toplanıyor.
Cumartesi günü ise gezilecek pek çok pazar var İstanbul’da. İçlerinden biri sizin bulunduğunuz noktaya mutlaka yakın, emin olun. Biz sizler için üç ayrı pazarı gezdik ve bakın neler gördük.
Yediden yetmişe herkes Bakırköy Cumartesi Pazarı’nda…
İlk durağımız Bakırköy Cumartesi Pazarı. Yıllardır şanını ve şöhretini itinayla sürdüren pazar, yediden yetmişe herkesin ilgi odağı olmuş durumda. İncirli Metro İstasyonu’na olan yakınlığı, ziyaretçi potansiyelini daha da arttırıyor. Yol boyunca bulunan dükkanlar, acil ihtiyaçlarınızı pazara girmeden karşılayabilmenizi sağlıyor. Fiyatlar da aynı pazardaki gibi, değişmiyor.
Pazarın girişi dar olduğu için günün hangi saati olursa olsun yoğun bir izdiham yaşanıyor. Ama bu gözünüzü korkutmasın çünkü pazarı gezmek çok rahat ve çok keyifli. Burada da tıpkı diğer pazarlarda olduğu gibi ürünler kategorileşmiş durumda. Ayakkabıcılar, tülcüler, kozmetikçiler, ev eşyası satanlar, kıyafet satanlar, yiyecek satanlar… Pek çok çeşit var ve her biri ayrı ayrı yerlerde bulunuyor. Bu bakımdan nereden ne alsam diye bir karışıklık da yaşamıyoruz.
Yolların gayet geniş olması ise gezmeyi daha da zevkli hale getiriyor. İnanın hiç bir şey almasanız dahi, sadece gezmek için gidilir!
Türkiye’nin ilk ekolojik pazarı: Feriköy Pazarı
Şişli-Feriköy Pazar Meydanı’nda kurulan Ekolojik Halk Pazarı ise şimdiye kadar gezdiğimiz pazarlardan bir hayli farklı. Pazar, sadece organik yiyeceklerden oluşuyor. Peki ya son yılların en trend kelimelerinden biri olan “organik” ne demek? Yediklerimizin organik olup olmadığını nasıl anlayabiliriz? Organik, kimyasal gübre ve tarım ilacı gibi yapay hiçbir şey kullanılmadan yapılan tarıma verilen isim. Yani her şey olabildiğince doğal ve saf. Ayrıca organik sertifikasına sahip olabilmek için kullanılacak toprağın, egzoz dumanı ile minimum beş yıl boyunca kirlenmemiş olması gerekiyor.
Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği ve Şişli belediyesi’nin ortak bir çalışma sonucu kurulan pazarın sponsorları arasında Milupa, Pınar, NTVMSNBC, Açık Radyo, Atlas Dergisi ve Cumhuriyet Gazetesi yer alıyor.
Pazar, sanılanın aksine küçük. İçeri adım attığınız an, kendinizi memleketinizin topraklarında hissediyorsunuz. Sanki Türkiye’yi karış karış geziyorsunuz… Meyve, sebze, zeytinyağı, bal, reçel, bebek maması, ekmek gibi yiyeceklerin yanı sıra zeytinyağı içeren sabunlara rastlamanız da mümkün. Tezgahlardaki belgeler dikkatimizi çekiyor. Soruyoruz, satılan her şeyin Organik Tarım Kanunu çerçevesinde üretildiğini ve Tarım Bakanlığı tarafından tescillendiğini öğreniyoruz.
Biz de merakımızı yenmek için domateslerin, vişnelerin, kayısıların, reçellerin tadına bakıyoruz. O an dalından koparılmış gibi tazecik, hoş kokulu ve gerçekten çok lezzetli! Fiyatlarına göz gezdiriyoruz, beklenenden aksine o kadar da abartılı değil! Manavlardan satın aldığınız sebze ve meyveyle eşdeğer, diğer pazarlardan da % 20-30 oranında yüksek. Ama tek kelimeyle değer!
Sosyetinin kalbi Beşiktaş Pazarı’nda atıyor!
Şişli’den ayrılıp, Beşiktaş’ın yolunu tutuyoruz. Beşiktaş Evlendirme Dairesi’nin caddesinden yokuş yukarı çıktığınızda kendinizi pazarın içerisinde buluyorsunuz. Karşılıklı tezgahlar, dar bir yürüme yolu ve Nişantaşı Topağacı’na kadar uzayıp giden yokuşta yüzlerce insan ve tam anlamıyla bir eğlence… İşte Beşiktaş Pazarı’nın kısaca tanımı…
Özellikle genç nüfusun ilgisini çektiği belli. Buna paralel olarak kıyafetler ve aksesuarlar da en çok satılan ürünler arasında. Tezgahlardaki ürünler kapış kapış ediliyor adeta. Sosyete pazarı diye nitelendirilen Beşiktaş Pazarı’nda hangi ürün, kaça satılıyor diye bakıyoruz. Bakırköy, Yeşilköy veya Kadıköy pazarlarından pek farkı yok aslında. Ürünler aynı olduğu için fiyatlarda az önce belirttiğimiz oranlarda, üç aşağı beş yukarı aynı.
Üst giyim 5-25 YTL, alt giyim 10-30 YTL, aksesuarlar 1,5-15 YTL, çanta ve ayakkabılar 10-30 YTL arasında alıcı buluyor. Kredi kartınız varsa taksitli alışveriş imkânınız da var demektir. Bir de pazarlık yapmayı sakın unutmayın! Şimdiden keyifli alışverişler…