ExAd.me

Monday, June 08, 2009

Tarihi TCDD İstanbul Sirkeci Garı


İstanbul, TCDD İstanbul Sirkeci Garı Demiryolu Müzesi

Sirkeci Garı’nın Tarihçesi


İstanbul’un Avrupa’ya açılan kapısı Sirkeci Gar’ının temeli 11 Şubat 1888 günü büyük bir törenle atıldı. 03 Kasım 1890’da hizmete açılan görkemli gar binasının mimarı Alman mimar ve mühendis A.Jasmund’dur. Berlin Üniversitesi mezunu olan Jasmund şark mimarisi konusunda incelemeler yapmak üzere İstanbul’a gelmiş, Sultan II.Abdülhamit’in güvenini kazanarak sarayın danışman mimarı olmuştur.


Jasmund gar binasının projesi hazırlanırken özellikle bir nokta üzerinde durmuştu. İstanbul, batının bitip Doğu’nun başladığı yerdi. Birbaşka deyişle Doğu ile Batı’nın birleştiği noktaydı. Bu nedenle bina oryantalist bir uslupla hayata geçirilmeli, bölgesel ve ulusal biçim kalıplarına yer verilmeliydi. Bu uslubu yansıtmak için cephelerde tuğla bantlar kullanıldı. Sivri kemerli pencereler, ortaya ise Selçuklu dönemi taş kapılarını anımsatan geniş bir giriş kapısı yaptı. Vitraylar bu uslubu tamamlıyordu.


Binanın kaidesi granit, cephesi mermer ve Marsilya Arden’den getirilmiş taşlarla yapıldı. Bekleme salonlarına, Avusturya’dan getirilmiş büyük çini sobalar konuldu. Binanın aydınlatılması ise çeşitli yerlere konulan 300 havagazı feneriyle sağlandı.


Sirkeci Garı’nın yapıldığı dönemdeki hali çok görkemliydi. Deniz binanın eteklerine kadar geliyor ve denize taraçalar halinde iniliyordu.


Orta girişin iki yanında saat kulesi, üç büyük lokanta, ayrıca binanın arkasında geniş bir bira bahçesi ve açık hava lokantası bulunmaktaydı.


Gar’daki büyük lokanta ise binanın saat kulesi cephesindeydi. Lokantaya uzun mermer merdivenlerle çıkılıyordu.


Yedikule’de yapımına başlanan demiryolu Yenikapı’ya geldiği zaman hattın, Sarayburnu’na kadar uzanan Topkapı Sarayı bahçesinden geçirilmesi konusu uzun tartışmalara yol açmış, Abdülaziz’in izniyle hat Sirkeci’ye ulaşmıştır.


Ancak, Sirkeci’ye ulaşan demiryollarının yapımında istimlak amacıyla tarihi değerine paha biçilemeyen Bizans ve Osmanlı saray ve köşkleri yıkılmış, sahil özeliğini yitirmiştir.


Gar’ın büyük kapısı üstünde bugün mevcut olmayan ama yeri bulunan tuğra ile Muhtar Efendi tarafından tanzim edilmiş şu kıt’a yazdırılmıştır.



Ulu Hakan himmet ederek

Buyruk verdi.

Demiryol için bu gönül çeken

İstasyonu yaptırdı.

Tarihi ilan için çıktı özel bir tren

Sultan Hamit yaptırdı bu süslü ve gönül çeken istasyonu



1869 yılında yapım imtiyazı verilen 2000 km.lik Şark demiryollarının milli sınırlar içinde kalan 337 km.lik İstanbul-Edirne ve Kırklareli-Alpullu kesiminin 1888 de bitirilerek işletmeye açılmasıyla İstanbul, Avrupa demiryollarına bağlanmıştır.



Müze İstanbul Gar Binası içinde yaklaşık 45.50 metrekarelik alanda 23 Eylül 2005 Müze demiryolu sevgisini halkımıza aşılamak, gelecek nesillerin kullanılan eski objeleri tanımasına yardımcı olmak ve kaybolup yok olmalarını önlemek amacıyla kurulmuştur. Müzede sergilenen eserler, bulunduğu yer sebebiyle Sirkeci Garı ağırlıklıdır. Yaklaşık 300 eser sergilenmektedir.

Müzede sergilenen bazı eserler;

· Kuruluşun kapatılmış birimlerden olan Hastaneler ile TCDD Meslek Lisesi ve TCDD Pratik Sanat Okuluna ait fotoğraf ve objeler,

· Osmanlı dönemi evrak, vesika, harita, plan projeler ile Orient Ekspresine ait malzemeler,

· Kuruluşun kullandığı araç, makine ve teçhizat malzemeleri,

· Çalışır vaziyette bulunan tren maketi,

· Sirkeci/de ilk çalıştırılan elektrikli banliyö treninin makinist bölümü,

Müze, Salı-Çarşamba-Perşembe-Cuma ve Cumartesi günleri saat 09.00-12.30 13.00-17.00 saatleri arası hizmet vermektedir.

Boğaz’ın Erguvanları solmadan


İstanbul’a en çok yakışan ağaçtır. Aslında çiçek açmadığı zaman, şekilsiz bir çalı. Ama hava biraz ısındı mı, şöyle nisan ortası gibi; bir şölene dönüyor bütün şehir. Japonların kiraz çiçeği bayramı solda sıfır kalır. Benim şehrimin erguvanları, bana göre menevişli, cilveli, pespembedir. İstanbul’un en güzel mevsimi, erguvan mevsimidir…

Her sene aynı oluyor: Bir koşuşturma başlıyor, bir harala gürele, baharın gelişi gecikiyor; erguvan mevsiminin o görkemli açılışını atlıyorum. Ne zaman ki öylesine yolda yürürken yere düşen o pembemsi çiçeklere basıyorum, o renk başımı döndürüyor; birden kendime geliyorum. Erguvan Mevsimi! Aynı anda o korkunç “Eyvah, kaçırdım mı?” hissiyle, işi gücü atıyorum. Ajandada ne varsa iteliyorum. Hemen Boğaz’da alıyorum soluğu. İki yakada birden dolaşıp erguvanları seyrediyorum. O aralarda çıkan pembe çiçeklerle, şehrimin Şehrazat’ın masalları gibi, görkemli ve masalsı duruşuna aşık oluyorum…

Dernekleri bile var

Erguvan, baklagiller familyasından, 2-10 metre boylarında bir tür çalı ya da ağaççık. Kışın yapraklarını döküyor. Erguvani renkteki çiçekleri, ilkbaharda belirmeye başlıyor. Çiçekler dalların, hatta ağaççıkların gövdelerinde açıyor. Bu morla pembe arasındaki taklit edilemez renkteki çiçekler, taa uzaklardan bile fark ediliyor. Yaza girmeden de o olağanüstü gösteri, ne yazık ki sona eriyor. ”Aşk Ağacı” da deniyor, ama Erguvan’ın batı dünyasındaki yaygın adı "Juda's tree-Yehuda'nın ağacı". Efsaneye göre İsa'ya ihanet eden Yehuda, duyduğu pişmanlık sonunda kendini bir erguvan ağacına asar. O zamana kadar bembeyaz çiçeklerle açan ağaç, o günden sonra "erguvani" renklere bürünür. İlkbaharda gövdeden ve dallardan çıkan çiçekler de, efsaneye göre gözyaşlarıdır... Sonsuz romantikliğinden olsa gerek, "Aşk ağacı" olarak da adlandırılan erguvanın çiçekleri yenebiliyor. Doğu tıbbında damar açıcı olarak kullanılıyor. Amerikan yerlileri olan Kızılderililer de, ateşli hastalıklar ve bulantıya karşı ağacın kökünü ve dallarının kabuklarını kaynatarak suyunu içiyor.

Anadolu’nun bazı yerlerinde, hafif ekşimsi tadından dolayı, salataya serpiliyor; hafifçe kızartılarak da yeniyor. Marmara, Ege ve Akdeniz'de, biraz da Batı Karadeniz'de görülüyor. Aslında Akdeniz kökenli olduğu için, İstanbul’un kuzey rüzgarlarına açık olan bölgelerinde pek yaşayamıyor.

Uzun yıllardır, çeşitli şehirlerde adına şenlikler düzenleniyor. Sevenleri Ankara’ya bile dikiyor. Tabii tartışmasız, bana göre, en çok İstanbul'a yakışıyor.

Ağaçlarının çiçek açması, mevsime göre değişiyor. "Erken ilkbahar" dönemi, bazen nisan sonuna kadar uzuyor. Hatta bazen mayıs başına kadar kendini göstermediği oluyor.

Bir sürü çeşitte ve değişik renkte çiçek açanı bulunuyor. Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin çıkardığı "Erguvan Muhabbeti" kitabından, Ramis Dara'nın olağanüstü çalışmasından öğrendiğime göre de, ülkemizde en yaygın olan "cercis siliquastrum" türü erguvan. Bu türün ayrıca "alba", "rubra", "fructu ruba", "bodnant", "penduliflora" gibi alt türleri de mevcut. Gene aynı kitapta, Bursa’da kutlanan “Erguvan Bayramı”ndan, vakitsiz ölen Emir Sultan’ın ölüm gününe denk gelen erguvan açma zamanından bahsediliyor.

Zeynep Göğüş’ün başlattığı “Bir Erguvan Ağacı Dikelim” kampanyasının sonucu mudur nedir, bu mevsim başımı nereye döndürsem o renkle karşılaşıyorum: Puslu bir pembe; hafif mavi ve morlar katılmış bir tür açık mor.

Tuesday, August 28, 2007

Galata semti tarihi yapıları

Yer altı Camii


Yer altı Camii, Bizans'ın kuşatma zamanlarında Haliç'e girişi engellemek için gerdikleri zincirin kuzey ucunun bağlandığı Kastellion Kalesi'nin bodrumudur. Bu bodrum 1757 yılında camiye çevrildi. İçinde İstanbul'un ilk Arap kuşatması sırasında şehit düştüğüne ve buraya gömüldüklerine inanılan iki sehabenin mezarı camiye çevrilen bu bina içinde yer alır.


Tophane Çeşmesi

1732 yılında yapılmış, bir meydan çeşmesi uygulamasıdır. Yapı dönemin zevkine uygun olarak bitki motifleriyle bezenmiştir.

Tophane Çeşmesi, güneyden Kılıç Ali Paşa, kuzeyden Nusretiye camileriyle, batıdan Tophane atölyeleri ve doğudan rıhtım ile çevrili Tophane Meydanı’nın ortasında inşa edilmiştir. Zamanla kıyının doldurulmasıyla denizden uzakta kalmıştır. 1700- 1740 yılları arasında meydanların ortasına geniş saçaklı, anıtsal meydan çeşmeleri yapılmıştır. Böylece çeşme yapımında klasik Osmanlı üslübundan Batı üslübuna geçiş yaşanmıştır. Tophane Çeşmesi de bu geçiş döneminin eseri olan bir çeşmedir. Çeşme Gümrük Emini olan Ahmed Ağa'ya 76.000 kuruş 84 akçeye yaptırılmıştır. Çeşme yapılacağı zaman burada bulunan tüm dükkanlar yıktırılarak meydan açılmıştır. İlk yapıldığı dönemde geniş saçaklı, kubbe örtülü, 8 musluklu bir çeşme olduğu gravürlerden anlaşılmaktadır. Çeşmenin dört tarafı mimari ayrıntı olarak birbirinin aynısıdır. Çeşmenin açılışı ile Taksim Suyu Sistemi faaliyete girmiştir ve padişah Taksim'den suyu kendi eliyle salıvermiştir.

Çeşme, yapıldığı dönemin zevkine uygun olarak bitki motifleriyle bezenmiştir. Taş süslemede saksı içindeki meyve ağaçları, vazoda çiçek görüntüleri yer alır. Bu motifler dikdörtgen çerçevelere, kenarlara ve nişin içine doğru bir sıralama dizi gibi sıralanmışlardır. Motifler birbirlerinden farklı kompozisyonlarda birer natürmorttur.
Çeşmenin geniş ve üst köşelerinde eğri dönen saçağı ile barok mimari yaklaşım 1730'lu yılların karakteristiğidir.

Galata Kulesi


Galata Kulesi 1348 yılında Cenevizliler tarafından inşa edilmiştir. İstanbul'un fethinin ardından,Zaganos Paşa'nın buyruğuyla onarılan kuleye bir dizdar tayin edilmiştir. Galata surlarının baş kulesi olan Galata Kulesi 1509 yılında İstanbul'u sarsan ve Küçük Kıyamet adı verilen deprem de hasar görmüş, II.Beyazıt'in buyruğuyla Mimar Murat bin Hayrettin tarafından onarılmıştır.

Kule 15.yüzyılda tersane deposu, 16. yüzyılda zindan, 18.yüzyılda yangın gözetleme kulesi olarak kullanılmıştır. 1794 ve 1831 yıllarında tümüyle yanmış, 1875 fırtınasında ve 1894 depreminde zarar görmüş, 1960'lı yıllarda tepeden tırnağa onarılmıştır. Kule bodrumuyla birlikte 61m yüksekliğinde ve 12 katlıdır.

St. Benoit

15.yüzyılda bir Cizvit Şapeli olarak inşa edilmiştir. Okulun bahçesinde Ceneviz Surlarından bir kule hala durmaktadır.


Tophane

Askeri yapıların en görkemlilerinden biri olan Tophane, Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılan daha sonra geliştirilen bir askeri yapılanmadır.Bu günkü 8 kubbeli taş ve tuğla karışımı yapı III.Selim tarafından 1803 yılında aptırılmıştır. Yapı önündeki Tophane Müşirliği Dairesi 1957 yılında yol inşası sırasında yıktırılmıştır.

Friday, July 20, 2007

Kilyos'un upuzun geniş bir kumsalı var


Kilyos, İstanbul'a en yakın sayfiye yerlerinin başında geliyor. Kilyos'a Sarıyer'den sahilden gitmek mümkün ama sahil özellikle haftasonları çok kalabalık olabiliyor. Biz Kilyos'a Bahçeköy'den orman yolundan gidiyoruz. Yani Maslak'tan Sarıyer'e giden yolda, Kilyos tabelalarını takip ediyoruz. Sarıyer'den Kilyos'a kalkan minibüs ve belediye otobüsleri de ulaşım için diğer bir alternatif. Yolun son üç kilometrelik bölümü çakıllı. Bu yüzden yolun bu kısmında yavaş gitmek gerekiyor.

İstanbul'dan yaklaşık 45 dakikalık bir mesafede Kilyos.

Kilyos'a varır varmaz, hemen Kilyos denince ilk akla gelen yere, plajlara doğru yol aldık. Ama Kilyos'un meşhur sahiline inmeden önce köyün merkezinden geçiyoruz.

Kilyos'a gelirken plajla ilgili herşeyi yanınızda getirmeniz iyi olur ama unuttuysanız da burada mayodan deniz topuna kadar her şeyi bulabilirsiniz. Biz de hemen bir şapka ve plaj hasırı alıp hemen plaja doğru yola koyuluyoruz.

Kilyos'un upuzun geniş bir kumsalı var. Kilya beach ve Solar beach bu kumsaldaki iki büyük tesis. Bizim gittiğimiz gün hava rüzgarlı . Zaten hava da Kilyos'ta genelde böyle oluyor, deniz de çoğunlukla dalgalı...

Cankurtaran Hakan Güngör, Karadeniz'in zaman zaman çok tehlikeli olabileceğini söylüyor. "Bir gün çok durgun olabiliyor, bir anda dev dalgalar çıkabiliyor" diyor.

Kilyos'a gelmeden önce hava durumuna bakmakta yarar var. Gün içindeki değişiklikleri ise cankurtaranlar meteorolojiden takip ediyor zaten. Gerektiğinde denize girenleri de hemen uyarıyorlar. Biz buradayken Karadeniz'den korkmaya gerek yok diyorlar.

Solar beach, gündüzleri deniz keyfi yapmak isteyenlere, gece de çoğunlukla konserlere ev sahipliği yapıyor. Deniz, güneş ve temiz havadan acıkınca, Solar beach'in terasında balık hariç hemen her tür yemeği yiyebilirsiniz. Giriş hafta içi 15, haftasonu 25 milyon. Müziği, denizi ve eğlencesi ile son derece hareketli bir plaj , Solar beach. Özellikle uzak bir yere tatile gidemeyenler için güney plajlarını aratmıyor.

Kilya beach ise, Solar beach'in yanında. Kilya'ya hafta içi 10, haftasonu 15 milyona girilebiliyor. Kalabalık ailelerin tercihi daha çok Kilya beach. Kilyos'un eski Turban Oteli de şimdi Kilya Resort Otel olarak hizmet veriyor.

Kilyos sahilinde bir de halk plajı bulunuyor. Buranın girişi de 5 milyon. 2001'in Eylül ' ünde karaya oturan bir geminin enkazı da hala duruyor burada.

Kilyos'un adı Rumca'daki kum kelimesinden geliyor. Zaten buranın resmi adı da Kumköy. Bunca kumsalıyla bu adı hakediyor doğrusu.

Kilyos'ta yeme içmeye gelince plajlarda ufak tefek birşeyler atıştırabilirsiniz. Kilyos'un içinde ise döner ekmek gibi yiyecekler var. Ama balık yemek isterseniz, sahildeki balık lokantalarına gitmek gerekiyor.

Kilyos'a günübirlik gelip bütün günü plajlarda geçirdikten sonra evinize dönebilirsiniz. Ama eğer burada kalmak isterseniz farklı nitelikte yedi tane otel var burada.

Kilyos'un otellerinin hepsi denize ve plajlara bakıyor, yani manzara çok güzel. Denize girmek için ise otellerden çıkıp biraz yürümek gerekiyor.

Kilyos'un plajları meşhur ama köyün arkasındaki ormanları da unutmamak lazım. Özellikle yürüyüş yapmak isteyenlere orman tarafında da birçok farklı alternatif var.

Kilyos'u gezdikten sonra, biraz da civarındaki köylere gidelim diyoruz.

Dalia Beach, Kilyos'un yanıbaşında Demirciköy'de. Burası diğer plajlardan oldukça farklı. Burada müzik yok, gürültü yok, buranın 5 km'lik çevresinde yerleşim dahi yok. Sadece dalgaların sesleri ve bülbül seslerini duyuyorsunuz.

Dalia beach, arkasındaki çimlik alanı ve leziz deniz ürünleri sunan balık restoranı ile farklı bir çizgide. Burayı çoğunlukla daha sakin bir gün geçirmek isteyenler tercih ediyor.

Ev hanımı Seçkin Yüksel haftanın üç günü buraya geldiğini söylüyor, özellikle çocuklarım için geliyorum diyor.

Demirciköy'deki diğer bir plaj da Uzunya Beach. Uzunya da başını dinlemek isteyenler için ideal. Koydaki küçük balık lokantası'nda mevsimine göre balık çeşitleri de her daim mevcut.

Kilyos'ta Plajlar

Solar Beach 0212 201 10 12 www.solar-beach.com
Kilya Beach - Resort Otel 0212 201 23 55
Dalia Beach (Demirciköy) (0212) 204 03 68
Uzunya Beach (Demirciköy) 0212) 204 07 33
Burc Beach (Gümüşdere) (0212) 203 02 30

ULAŞIM

İstanbul'a 25 KM ve 45 dakika uzaklıkta. Maslak'tan Sarıyer yönüne doğru gidilir. Bahçeköy üzerinden Kilyos tabelaları takip edilir.

Caddebostan'da plajında şenlik var

Geçen haftalarda açılan Caddebostan Plajı dolup taşıyor. Karpuzunu kapıp gelen de var, kitap okuyan da.


İstanbul 40 yıl aradan sonra Caddebostan Plajı'na tekrar kavuştu. Tamamlanması iki yılı alan plaj, açıldığı günden bu yana halkın akınına uğruyor. Girişin ücretsiz olduğu plajda, güneşlenen bikinili genç kızların yanı sıra pantolonuyla denize girenleri görmek de mümkün...

Gülse Birsel'in anlatımıyla Caddebostan plajı:
"MAYO MU DEĞİL Mİ?!
Denizde, futbol topu ve şambrel, aksesuvar olarak çok popüler! Plaj modası ise, erkeklerde iç çamaşırı mı, şort mu, mayo mu olduğu netleşmeyen, belki Emine Erdoğan'ın giysilerine yapıldığı gibi modacılar tarafından tartışılması gereken giysilerden oluşuyor! Çekim günü, ayrı bir yazı hikayesidir! Biz film çekiyoruz, önde "iç çamaşırlı vatandaşlar", arkada "mayo görevlisi" koşturuyorlar.

Etraftaki gerçek vatandaş mest! Alkış kıyamet, tezahürat!
Öndeki kahraman vatandaşları mı alkışlıyorlar, arkadaki görevliyi mi belli değil! Bir kısmı halktan, bir kısmı otoriteden yana, ama birlikte güneşlenebilecek kadar da "hepimiz kardeşiz" bir ortam var! Mayo zabıtaları veya "görevliler" hala "iç çamaşırı" tartışmasında bir noktaya parmak basmak peşinde. "Bütün iş kendini bilmez 20-30 kişiden çıkıyor, yoksa vatandaşta mayo bilinci tam" diyorlar! Demek ki, yıllardır Büyükçekmece'de, Fulya Plajı'nda, Boğaz'da falan gördüğümüz iç çamaşırlı yüzücüler hep aynı insanlar!
Hani o yirmi otuz kişiyi yakalayıp zorla birer Speedo giydirsek, bitti!
Esas mevzu da başka bence.
İzlenimlerime göre Caddebostan sakinleri, "sakinliğin" bitmesinden şikayetçi! "Yol kenarı şık apartmanların jogging aileleri", "çamaşırdan hallice mayolarla deniz kenarında çekirdek çıtlayan aileler" in semtlerini işgal ettiğini düşünüyor! "


Caddebostan Plajı 40 yıl sonra İstanbulluları ağırladı

Ortasından deniz geçen bir kent olsa da, İstanbul'da denize girmek bir nostaljiydi. Bir hafta önce yeniden açılan Caddebostan Plajı, deniz ve güneş keyfini özleyen her yaştan İstanbullu'nun gözdesi olmaya aday.


Caddebostan plajı 40 yıl aradan sonra yeni misafirlerini ağırladı. Başta Kadıköylüler olmak üzere tüm İstanbullular plajı merakla bekliyordu. Yaşı yetenler eski günlerini özlemle anarken, gençler onların anlattıklarına özeniyordu. Sonunda Kadıköy ve Bostancı arasında açılması planlanan Fenerbahçe, Caddebostan ve Suadiye plajlarının ilki hizmet vermeye başladı. Üstelik ilk günden itibaren deniz ve kumun tadını çıkarmak isteyenlerin akınına uğradı. Öyle ki havanın kapalı olduğu günlerde bile bir şezlong, hatta havlunuzu kumun üzerine serecek küçük bir alan bulmak imkansızdı.
Ziyaretçiler dört bir tarafı denizle çevrili bu kentte tatil keyfi yapabildikleri için çok mutlu. Özellikle de denize girmek için tatil yörelerine
gitmeye imkanı veya zamanı olmayanlar. Yan yana iki küçük koydan oluşan plajın bu kadar çok ilgi görmesinin bir başka nedeni ücretsiz olması. Aslına bakılırsa İstanbullular plajda yüzmeyi ve güneşlenmeyi 1918'de akın akın Türkiye'ye gelen Rus göçmenlerden öğrenmişlerdi.

1950'li yıllarda en parlak zamanını yaşayan Caddebostan Plajı, İstanbullu tatilcilerin sayfiye mekanıydı. Kadınların ve erkeklerin son moda mayo ve aksesuarlarıyla geldiği plajda, yılın en eğlenceli zamanları yaşanırdı. Plaj güzelleri seçilir, oyunlar oynanırdı. Kimi yüzmeyi orada öğrendi, kimi ilk aşkını orada yaşadı. İstanbul aşığı Orhan Veli'nin de sürekli yüzdüğü içinde incir ağaçları bulunan Caddebostan Plajı'nı, burada yaşayan Reşit Bey işletirdi. Reşit Bey asla kravatsız dolaşmayan bir İstanbul beyefendisiydi. Kız kardeşi Naciye Hanım ise kapıda bilet keser, hemen bütün müşterileri tanırdı. Plaja giriş 60 paraydı. Bugün Akdeniz ve Ege'deki tatil yörelerinde karşılaştığımız görüntüler yaşanıyordu. Örneğin plaja Bağdat Caddesi'nden inen sokakta güneş kremleri, deniz oyuncakları satılırdı. Güneşin batışıyla kalabalık dağılır, bu sefer bir başka eğlence olan plaj geceleri başlardı. Plajın yanındaki Caddebostan Gazinosu'ndan gelen sesle birlikte, muhabbet geç saatlere kadar devam ederdi.

Caddebostan Plajının hızlı yaşantısı Reşit Bey'in ölümüne kadar sürdü. Reşit Bey'den sonra geceli gündüzlü yüzlerce insanın bulunduğu bu plajı idare etmek Naciye Hanım'a zor geldi ve plaj kiraya verildi. Fakat eski havası kaybolmuş, müşteriler değişmişti. Günün birinde yol genişletildi. Plaja ait bütün binalar yıkıldı. Böylece Reşit Bey'in plajından en küçük bir iz bile kalmadı.


HER SAAT KALABALIK
Zamanla değişen tüketim alışkanlıkları İstanbul'un dört bir yanındaki plajların da tarih sahnesinden silinmesine sebep olmuştu. Ta ki Kadıköy Belediyesi'nin çalışmalarına kadar. Caddebostan plajının bulunduğu yere yaklaşık iki yıl önce kum döküldü. O zamandan beri Caddebostanlılar bir yandan burada güneşlenirken bir yandan açılacak plajı merakla bekliyorlardı. Plajların açılması konuşulurken merak edilen bir diğer konu ise denizin temizliğiydi. İSKİ'nin yaptığı ölçümlere ve Mavi Bayrak kriterlerine göre bu bölgede denize girmekte bir sakınca yok. Plajın ziyaretçileri de buna inanmış gibi gözüküyor. Çünkü kalabalık yalnızca kumların üstünde değil, denizde de dikkat çekiyor. Plaja gitmek için Caddebostan'daki Migros'un arkasından Fenerbahçe istikametine yürümeniz gerekiyor. Aslında elinde şişme oyuncakları olan çocukları takip ederek de plaja kolayca ulaşabilirsiniz. Sahil yolundan yürürken hafif aşağıda kalan plaja yaklaştığınızda öncelikle kıpkırmızı bir manzarayla karşılaşıyorsunuz. Biraz daha yaklaştığınızda onların güneşten korunmak isteyenlerin açtığı şemsiyeler olduğunu anlıyorsunuz.

İSTANBUL'UN HALK PLAJLARI




CADDEBOSTAN PLAJI
40 Yıl önce giriş ücreti 60 para olan Caddebostan Plajı İstanbul Büyük Şehir Belediyesinin çalışmalarıyla geçtiğimiz yaz sezonu açıldı ve Kadıköylülerin deniz hasreti bitmiş oldu. 2 bin kişilik plajda şemsiye ve şezlong ücretli. 25 soyunma kabininin hizmet verdiği plaja duşlar da var. Güvenlik görevlisi ve cankurtaranlarında bulunduğu Caddebostan Plajın'da açlığınızı yatıştırmanız içinde çeşitli yiyecekler ve içecekler alabileceğiniz büfeler bulunmakta.

MENEKŞE PLAJI
Açılışı hijyen koşulları nedeniyle bu yıla ertelenen Menekşe Plajı için 5000 metre küp kum taşındı ve kumsal yeniden düzenlendi. Menekşe Plajında ; 3 büfe, soyunma grupları, WC, çocuk oyun grupları, duşlar, yeşil alan ve otopark çalışmalarıda yapıldı.

FLORYA PLAJI
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sosyal Turistik Tesisler Müdürlüğü; Atatürk Deniz Köşkü – Güneş Moteller önünü kapsayan sahada yer alan Florya Plajı’nın yeniden düzenlenmesi için 15 bin metreküp yeni kum serdi, bin 800 metrekarelik otopark inşa etti, çocuk oyun grubu, WC`ler yaptı. Yapılan diğer çevre düzenlemeleriyle 14 bin metrekarelik bir alan halkın hizmetine açıldı. Bunun 12 bin metrekaresi sahil olarak kullanılmaktadır.
Ayrıca Florya Plajına hiç bir şelikde atık su karışmamaktadır.Kanalizasyon ve yağmur suyu gibi gider boruları Avcılardaki arıtma tesislerine bağlanarak denize karışması önlenmiştir.

FENERBAHÇE PLAJI
Yıllar sonra tekrar açılan Fenerbahçe Plajı 4 bin metrekarelik bir alan üzerine kuruldu.Mısır'dan 35 palmiye ağacı, Tekirdağdan da 400 metreküp kum getirildi ve plaj düzenlemesi yapıldı. Fenerbahçe Plajı 170'i şezlonglu olmak üzere 400 kişiye aynı anda denizden yararlanma fırsatı tanımaktadır.

KİLYOS PLAJI
İstanbul’un telaşından biraz olsun uzaklaşmak ve denizin tadını çıkarmak isteyenler için kent merkezine 1 saat uzaklıkta olan Kilyos Plajı, göz alabildiğince uzanan kumsalı ile İstanbulluları ağırlıyor.Vücudu kavurmayan, duş yapmaya bile gerek bırakmayan az tuzlu lacivert denizi İstanbulluları kendine çeken taraflarından olsa gerek. Ayrıca Kilyos Plajı, kır lokantalarında piknik yapmak, etkinliklere katılmak ve çılgınca eğlenmek isteyenlere ev sahipliği yapıyor.

İstanbul’un 87 ayrı noktasında deniz keyfi…
İSKİ Genel Müdürü Dursun Ali Çodur, İstanbul’un Avrupa ve Anadolu yakasında 157 noktada yaptıkları deniz suyu ölçümlerinde, 87 noktanın denize girilebilir olduğunu, bunlardan 55 noktanın ise deniz temizliği açısından ‘mavi bayrak’ kriterlerinde çıktığını açıkladı.
İSKİ tarafından yapılan ölçümler sonucu denize girilebilir noktalar şunlar:
Avrupa Yakası: Büyükçekmece, Küçükçekmece, Sur dibi Topkapı kavşağı, Samatya Sur içi, Ahırkapı, Sarayburnu, Karaköy, Salıpazarı, Fındıklı, Dolmabahçe, Beşiktaş, Ortaköy, Kuruçeşme, Arnavutköy, Bebek, Rumeli Hisarı, Rumelihisarı İskele, Kireçburnu, Rumeli Kavağı 'Altınkum Plaj', Askeri Plaj.
Anadolu Yakası: Tuzla Deniz Harp Okulu, Tuzla Ankara Su Sporları, Tuzla Mendirek, Pendik'te 4 nokta. Kartal İDO, Maltepe, Küçükyalı, İdealtepe'de 2 nokta, Altıntepe, Bostancı İDO Çamaşırcı Deresi, Bostancı Turşucu Deresi, Suadiye'de 2 nokta, Caddebostan'da 2 nokta, Çiftehavuzlar, Fenerbahçe'de 3 nokta, Kalamış Marina, Moda, Kadıköy İnciburnu, Haydarpaşa, Harem, Üsküdar, Kuzguncuk, Nakkaşbaba, Kandilli, Küçüksu, Anadolu Kavağı, Poyraz'da 2 nokta, Anadolu Feneri, Kınalıada, Burgazada, Büyükada ve Sedefadası'nda 17 nokta. Ağva Yeşilçay ve Pot Deresi, Kilyos'ta 3 nokta, Gümüşdere Plajı, Karaburun Plaj ve Karaburun Dalgakıran, Silivri bölgesinde Güzelce Marina, Kumburgaz.

İSTANBUL'UN BEACH CLUB'LARI VE PLAJLARI

İstanbullu'lara tüm gün süresince tam bir tatil kompleksi olarak hizmet veren beach clublar (sahil club), yaz aylarında sıcaktan bunalan ve keyifli bir tatil günü geçirmek isteyenleri ağırlıyor. İstanbul'un denize girilebilir sahillerindeki "beach club"larda çeşitli spor aktiviteleri, yarışmalar, kumsal partileri, konserler, festivaller düzenleniyor. Her türlü ihtiyacın düşünüldüğü tesisle; restoran, bar, cafeleri ve çeşitli etkinlikleri ile İstanbullu'lara güney sahillerinde gibi eğlenceli bir tatil günü sunuyor. Beach Clublar, fiyatları ve etkinlikleri rehberiniz yaz aylarında da sizlerle.

BURC BEACH
Boğaziçi Üniversitesi'nin tesisi olan Burc Beach, İstanbul'un kuzey sahilinde Karadeniz'in incisi Gümüşdere'de yer alıyor. Sabah saatlerinden itibaren gününüzün dolu dolu geçmesini için her türlü akitivitenin bulunduğu Burc Beach'in 2 km'lik kumsalı bulunuyor. Su sporları ve plaj sporları olarak kiteboard, katamaran, windsurfing, bodyboard, skimboard, wavesurf yapılmaktadır.Ahşap güneşlenme "deck"leri, şemsiye ve şezlongları, 150 kişilik cafesi, 600 araçlık kapasiteli otoparkı, beach barı, lezzetli plaj ve yaz yemekleri, günbatımında düzenlenen "beach party"leri ile özellikle haftasonları eğlence, spor ve müziğin adreslerinden biri haline geliyor.
Adres: Demirciköy, Kilyos Telefon: Rezervasyon için: 0212 359 58 00 / 134-135 (rezervasyonlar cuma akşamı 21:00'a kadar yapılmalıdır).

DALİA BEACH CLUB
Zekeriyaköy'ü ve Kilyos'u ardında bırakıp Demirciköy yoluna saptıktan az sonra , solda bir işaret göreceksiniz: Dalia. 2002 yılı yaz sezonunda faaliyete geçen Dalia Beach Club, İstanbul' lulara Akdeniz ortamını Karadenizde yaşatmayı hedefliyor. Dalia, yeşil alanları, cafesi, barı, özellikle balık menüsüyle doyamayacağınız restaurantı, plaj valeybolu, dergi-kitap köşesi, özel güvenliği, bin araçlık otoparkı ve bir klüpte istenebilecek bütün olanaklarıyla sizi bekliyor. Günlük yaşamın stresini doğada gidermek isteyenler için, çok özel bir alternatif olan Trekking, kumda özgürlüğü yaşamak için Plaj Voleybolu, denizde ise Sörf yapabilir sevdiklerinizle Dalia Beach Club'da hoşça vakit geçirebilirsiniz. Dalia'nın Dalia Cafei Dalia Restaurant ı da acıkanlara zengin bir mönü ile hizmet veriyor. Sabah 08:00'de açılıyor.
Adres: Demirci Köyü-Sarıyer Telefon: 0212 204 01 69 - 204 03 68

DODO İSTANBUL SEA CLUB
Tuzla'da hizmet veren Dodo İstanbul Sea Club, hem restoranlarının hem de aktivitelerinin zenginliğiyle İstanbullu deniz tutkunlarını kendisine çekiyor. Haftanın yedi günü hizmet veren Dodo, hafta içi 11:00-24:00, hafta sonu ise 11:00-02:00 saatleri arasında açık. Dodo'nun iki restoranı bulunuyor. Akdeniz yemekleri sunan Yunan restoranı El Greko ve Brezilya restoranı Rodizio. Bar olarak Escoba Beach Bar ve cafe olarak Nescafe Cafe Corner hizmet veriyor. Sörf yapmaya imkan sağlayan Dodo'nun 25 kişilik eğitim veren bir sörf alanı bulunuyor. Dodo İstanbul Sea Club'da haftanın her günü sörf yapabilir ve Club'dan yararlanabilirsiniz. İsterseniz Nescafé Cafe Corner`da ağaçların altında minder veya hamaklarda dinlenebilir ya da aktivitelere katılabilirsiniz. Dodo İstanbul Sea Club'da gün boyu müzik, gün boyu eğlence, gün boyu aktivite var. Ve tabi ki cumartesi ve pazar en özel günleri. Dodo İstanbul Sea Club her haftasonu gecesi Escobar Beach Bar'da içeriği her hafta değişen beach partileriyle de bizleri İstanbul atmosferinden çıkarmayı hedefliyor.Beach Club ve Sörf İstasyonu 200 kişilik partilere ev sahipliği de yapıyor.
Adres: Ankara Mercan Çınarlı Sok. No:1 Tuzla Telefon: 0216 446 87 37-38



GOLDEN BEACH CLUB
Golden Beach Club, tatilin keyfini İstanbulda sürmenizi eğlenceyi ve dinlenceyi evinizin yakınlarında yaşamanız için açıldı. Hem günübirlik, hem dilediğiniz kadar kalacağınız Golden Beach Club, kaliteli bir tatilin İstanbul'daki adresi... Golden Beach Club, İstanbul'un karadeniz kıyısında yaşamın özgürlüğünü, renklerin cümbüşünü ve bir tatil düşünü size cömertçe sunan saklı bir cennet. Konaklama ve aktivite imkanları: 26 adet bungalow, 6 adet suit oda, Camping Restaurant, Kır Kahvesi, Snack bar, Beach bar, Beach volley, Bisiklet ve yürüyüş parkuru, Tırmanma duvarı, Mini golf sahası.
Adres: Marmaracık Koyu, Rumelifeneri Telefon: 0212 325 55 83-84


NON-STOP BEACH
Kilyos kıyısında 24 Haziran'da hizmete giren non-stop beach deniz,kum ve güneşin tadını çıkarmak için ideal bir beach. Giriş ücreti ve servis bakımından diğer beachlerden farklı olan non-stop beach'te hafta sonları Njoy Sport Club eğitmenleri eşliğinde aerobic, tae-bo, pilates, aquagym, yoga, body pump gibi spor aktiviteleri yapabilmek fırsatınız var. Beach volley, parti ve konserlerin olduğu non-stop beach'te ayrıca her hafta sonu DJ partiler verilmekte,jetsky,banana,kano ve deniz bisikletine binebilirsiniz. Hafta içleri 09:00-00:00 arası hizmet veren non-stop beach, hafta sonlarıda 24 saat hizmet vermektedir.
Adres: Kilyos Turban Yolu No:4 Kilyos Telefon: 0212 219 22 93 - 230 21 04


SANELA BEACH CLUB
Sanela Beach Club; Boğaz'ın Karadeniz girişine hakim geniş manzarası, tatlı bir akıntıya sahip temiz denizi ve plajıyla yaz aylarını renklendirecek. Sanela Beach Club; yemekleri, barı, gün boyu sürecek müzik ve aktiviteleriyle konuklarını ağırlarkenn, her gün 09:00-17:30 saatleri arasında açık olacak. Eski adı Tarabya Plajı olan Sanela Beach Club, 26 yıldır Tarabya Koyu'nda hizmet veren Le Pechuer Restaurant'ın bünyesinde yer alıyor. Le Pechuer Restaurant, özellikle yaz aylarında bahçesi ve terasının da öne çıkmasının yanı sıra yeşili ve denizi birleştiren konumu ile dikkat çekiyor.
Adres: Yeniköy Cad. No:80 Tarabya Telefon: 0212 262 00 20


SOLAR BEACH
2002 yaz sezonunda faaliyet geçen Solar Beach, 30.000 m2'yi aşan alanıyla Türkiye'nin en büyük özel plaj ve açık hava performans merkezi olma özelliğini taşımakta. Solar Beach, Kilyos'ta gündüzü ve gecesiyle 24 saati dolu dolu yaşayan bir ‘vaha'... Genis altyapı olanakları, otopark alanları, özel plaji, catering alternatifleri, konser ve performans sahneleri, sinirsiz spor alternatifleri, tüm yaz sezonuna yayılan gündüz ve gece aktiviteleri ile Solar Beach, İstanbul için yaz aylarının ‘vazgeçilmez'i... Konukların hizmetine sunulmuş olan 1 kilometrelik özel plajın haricinde yararlanabilecekleriniz: Axess Lounge (400 kişiye kadar yemek servisi imkanı), Beach Bar, Solar Bar (40 metrelik ana bar), BBQ Corner, Performanslarda kullanılan 6 modüler bar, Performanslarda kullanılan 4 ek yiyecek servis noktası, Çocuklu ailelere yönelik Kids Club, 3.000 kişilik şezlong ve minder, 9 adet güneşlenme terası, 2000 araçlık özel otopark, 3 ayrı bölümde 60 adet WC, 40 adet duş ve soyunma kabinleri. Solar Beach hafta içi 09:00-16:00 arası, hafta sonuda 09:00-18:00 arası hizmet verecektir.
Adres: Turban Yolu Caddesi 4 – Kilyos Telefon: 0212 201 21 39


WATTABE
Türkiye’nin ilk Doğa Sporları merkezi olan Wattabe Büyükçekmece gölüne 1 km.sahili olan 610 dönüm doğada hayata eklenmiştir. Dünyada gerek kişisel, gerekse kurumsal olarak yaşam kalitesini artırmanın önde gelen elemanları arasında yer alan Doğa sporları kavramının Türkiye’deki ilk kurumsal merkezidir. Wattabe'de Su Sporları (Yelken, katamaran, laser, rüzgar sörfü, sea kayak, kano), Motor Sporları (4X4 off road, buggy, ATV ) gibi sporlarından birini tercih edebilirsiniz. Motor ve su sporları dışında Mountainbike, paintball, çeşitli kurslar ve şirketler için eğitimler düzenliyorlar. Çeşitli aktivitelerde acıkan ve yorulanlar için Wattabe'nin restaurant ve barı da mevcut.
Adres: Alkent 2000 Lakeside 34900 Büyükçekmece Telefon: 0212 857 82 92 - 857 82 93

Sunday, November 19, 2006

İstanbulun markalaşmış pazarları

File torbalardan naylon poşetlere… Pazarların değişen yüzü…

İşte İstanbul'un en gözde, markalaşmış pazarları...

Geçmişten günümüze kadar neler değişmedi ki? Kullandığımız eşyalar, oturduğumuz ev, büyüdüğümüz sokak ve bunlarla beraber alışkanlıklarımız, hayata dair yüklediğimiz anlamlar ve daha niceleri… Uzayıp giden bu listeye bir de mahallemizde kurulan pazarları da eklemek lazım.

Eskiden tazecik satılan meyve ve sebzeler file torbalara konur, sıkı bir pazarlık yapılır ve ihtiyaç olunan her şey, eksiksiz alınırdı. Top kumaşlar, basma kumaşlardan dikilmiş kıyafetler, ufak tefek mutfak eşyaları tezgahları süslerdi. Peki ya günümüzde neler değişti?

İstanbul'da her geçen gün yeni bir alışveriş merkeziyle karşılaşmak olası. Galleria ile başlayan furya Metro City, Carousel, Akmerkez, Kanyon ve daha niceleriyle alıp başını gidiyor. Her köşede açılan dükkanlar, mağazalar, marketler de cabası... Aradığınız şeyi bulmak için merkezi yerlere gitmenize gerek bile kalmıyor. Nerede olursanız olun en fazla birkaç sokak ötenizde her ihtiyacınıza cevap verecek bir isimle karşılaşabilirsiniz.

Annelerimizin, büyük annelerimizin hatta onlardan bir önceki kuşağın izlerini günümüze kadar taşıyan, her semtin kendi kültürünü yansıtan ve geçen onca yıla rağmen ilgiyi üzerinde tutmayı başaran pazarlar her gün İstanbul'un farklı bir köşesinde kuruluyor ve binlerce kişiyi misafir ediyor.


Pazarlar da markalaşmış durumda


Beşiktaş'ta, Yeşilköy'de, Bakırköy'de ya da Kadıköy'de kurulanlar İstanbul'un en gözde, en popüler ve ilgi gören pazarları konumunda. Ziyaretçiler dört bir yandan bu adreslere akın ediyor. Sabahın erken saatlerinde başlayan hareketlilik akşam geç saatlere kadar hızla sürüyor. Her kalitede çeşit çeşit ürün, değişik fiyat aralıklarıyla alıcı buluyor. Tezgahlarda meyve-sebzeden daha çok kıyafet, ayakkabı, aksesuar, ev eşyaları göze çarpıyor. Ona bakayım, şunu alayım derken saatler akıp geçiyor. Geriye ise tatlı bir yorgunluk ve piyasadan daha düşük fiyatlara alınmış eşyalar kalıyor.



İlk durağımız Göztepe Pazartesi Pazarı
Bu keyifli yolculuğumuza pazartesi günü Göztepe'de kurulan pazarla başlıyoruz. Kadıköy minibüs yolu üzerinde, Göztepe Özgürlük Parkı’nın yan caddesinde bulunan pazar, geniş bir caddeye kurulmuş durumda. Ulaşımı gayet kolay olmasına rağmen diğer pazarlar kadar kalabalık değil. Sakinliği, fiyatların ucuzluğu ve güler yüzlü esnafı dikkatimizi çekiyor. Ağırlıklı olarak meyve-sebze satılıyor. Domatesler, patlıcanlar, kayısılar, kavunlar, karpuzlar... Neye elimizi atsak dalından yeni koparılmış gibi tazecik ve çok lezzetli. Üstelik fiyatları da cep yakmıyor. Meyveler 50 YKr ile 2,5 YTL, sebzeler 1-3 YTL arasında değişen fiyatlarla satışa sunuluyor. Tabii bunlar ürünler üzerindeki sabit fiyatlar. Bir de pazarlık payı eklenince değmeyin alışverişin keyfine! Ortalama 20 YTL'lik bir bütçe ayırdığınızda bir haftalık mutfak masrafınızı karşılamış olursunuz. Eğer peynir, zeytin gibi şarküteri ürünleri de listenizde ise o zaman biraz daha yüksek tutmanız gerekiyor.


Pazarda yolculuğumuz devam ediyor. Tezgahların önünde çoğunlukla orta yaşlı bayanlar dikkatimizi çekiyor. Yiyecek bölümündeki rutinlik, kıyafet bölümünde canlanıyor. (Gerçi meyve-sebze tezgahlarını dolaşırken ara ara çamaşır, çorap, kıyafet tezgahlarına rastlıyoruz ama o kadar etkili olmuyor) Burada biraz daha genç nüfus karşımıza çıkıyor. Etekler, pantolonlar, gömlekler, ayakkabılar, çantalar, ev aksesuarları, mutfak eşyaları... Kıyafet ve aksesuarlar da diğer pazarlara göre daha ucuz. 5 YTL'den bluz, 10 YTL'den pantolon bulmanız mümkün. Yaz mevsimi olması dolayısıyla birkaç tezgahta mayo ve bikini de satılıyor. Onların fiyatları da ortalama 20 YTL olarak belirlenmiş. Ancak bu bölümde, gıda bölümü kadar tatmin olamıyoruz ve yaklaşık 1,5 saatlik gezintimize burada nokta koyup, pazardan ayrılıyoruz.


İstanbul’un en ünlü pazarı: Kadıköy Salı Pazarı
Salı günü rotamızı yine Kadıköy'e çeviriyoruz. Bu kez gideceğimiz yer İstanbul'un en ünlü pazarlarından biri, Kadıköy Pazarı. Kadıköy meydanından Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadı’nın bulunduğu yere doğru yol alıyoruz. Geniş bir alana kurulu olduğundan birçok noktadan pazara girmek mümkün. Kıyafet satılan bölümden gezintimize başlıyoruz. O kadar kalabalık ki iğne atsanız yere düşmüyor. Ayakkabıların, parça kıyafetlerin ve takıların satıldığı tezgahlardaki yoğunluk dikkatimizi çekiyor. Fiyatlar piyasaya göre benzer olsa da çeşit bakımından bir hayli zengin. Pantolonlardan tutun da terliklere, mayolardan çamaşırlara, takılardan parfümlere, nevresim takımlarından havlulara kadar aradığınız her şeyi bulmanız mümkün. Fiyatlar hemen hemen her tezgahta aynı. Pantolonlar ve etekler 10-20 YTL, ayakkabılar 10-25 YTL, takılar 3-5 YTL, parça kıyafetler 3-10 YTL, ev ürünleri 3-40 YTL arasında değişen fiyatlarla alıcı buluyor. İlgi ise en çok mayo-bikini tezgahlarında toplanıyor.

Mağazalarda markalı ürünler 50 YTL ve üzerindeki fiyatlarla alıcı bulurken, pazarda daha düşük kaliteli olanlar 10-15 YTL’den satışa sunuluyor. Hatta tek bikini üstleri 2,5 YTL gibi şaşırtıcı bir rakamla kapış kapış ediliyor.

Pazar sadece kıyafetlerle sınırlı kalmıyor tabii. Bayanların en çok ilgi gösterdiği diğer bölümler arasında kozmetik ürün ve parfüm satan tezgahlar var. Bu sene kalem parfümler, pratikliği, kolay taşınabilirliği ve ucuzluğu bakımından bir hayli moda oldu. Bu modaya Kadıköy Salı Pazarı da uymuş. Dışarıda tanesi 3 YTL’den satılan parfümler, burada “3 tanesi 5 YTL” olarak karşımıza çıkıyor.


Biraz daha ilerlediğimizde banyo, mutfak ve temizlik ürünleri, kilimler, paspaslar, nevresim takımları, çarşaflar, ev aksesuarları gibi her eve lazım olan ürünler karşımıza çıkıyor. Üstelik mağazalardan çok daha uygun fiyatlarla ve kredi kartına 3-6-9 taksit imkânıyla… Evet, kredi kartı modasına pazarlarda uymuş durumda. Birçok yerde “kredi kartı geçiyor” sözünü duyabilirsiniz. Gerçi bu durum pazarlık yapma alışkanlığını unutturmaya başlasa da nakit para taşımadan gönül rahatlığıyla alışveriş imkânı yaşatıyor.


Kaliteli eşyalar almak için sabahın erken saatlerinde gitmek gerekiyor. Yoğunluk her ne kadar öğleden sonra oluyor denilse de sabahın erken saatlerinden gelenler daha çok çeşit bulabiliyor ve en iyilerini alma şansına sahip olabiliyorlar. Pazarda genç-yaşlı ayrımı yapılmaksızın her yaştan insana rastlamak mümkün. Kimi sadece gezmek için geliyor, kimi günler öncesinden ne alacağının planını yapıp öyle koyuluyor yola.

Yiyecek bölümü ise o kadar hareketli değil. Meyveler, sebzeler, kuru yemişler, peynirler, zeytinler, kahvaltılıklar ve daha neler neler… Ancak bu kısımda umduğumuz kadar ucuz çıkmıyor karşımıza. Bir haftalık mutfak giderine baktığımızda sebze ve meyve dolu bir sepet 30-40 YTL’den, eğer şarküteri reyonunda da ekleme olursa 50-60 YTL’den doluyor. Gerçi mutfak alışverişi için genellikle daha küçük çaplı pazarlar tercih ediliyor. Şöhreti yakalamış olanlar ise kişisel bakım ve kıyafet konusunda tercih ediliyor.

Kadıköy Pazarı gez gez bitmiyor. Yaklaşık 2 bin esnaf görev başında. Hal böyle olunca sabahın erken saatlerinde başlayan hareketlilik akşam saatlerine kadar hızını hiç kaybetmeden devam ediyor.


Geniş bir alan, bol çeşit ve ucuzluk Fatih Çarşamba Pazarı’nda…
Ve sırada Çarşamba günleri kurulan Fatih Pazarı var. O da İstanbul’da dilden dile dolaşan, ünlü pazarlarından biri. Ünü Anadolu yakasına uzanmış olacak ki Üsküdar, Ümraniye gibi semtlerden bile misafirleri var. Fatih Caddesi’nden Çarşamba’ya doğru yokuş yukarı çıktığımızda tek tük başlıyor tezgahlar. Sokak aralarında bir hareketlik söz konusu. Uç noktalarda bulunan yiyecek tezgahları iç kesimlerde yerini kıyafet ve aksesuarlara bırakıyor. Kadıköy’deki gibi bir kalabalık karşılamasa da bizi, yine de müşteri potansiyeli bir hayli yoğun. Çoğunlukla orta yaş bayanlar bulunuyor. Günün erken saatlerinde yakın bölgelerden gelenler, akşam üstü yerini semt sakinlerine bırakıyor.

Fiyatları diğer pazarlara göre daha ucuz. Ancak giyecekte daha çok 2. kalite ve muhafazakar ürünler satılıyor. Uzun kollu tunikler, uzun etekler, başörtüler en revaçta olanlar. Bu, diğer kıyafetlerin satılmadığı anlamına gelmiyor tabii. Uzayıp giden tezgahlarda iç giyimden ev eşyalarına kadar pek çok şey satılıyor. 30-60 YTL arasında değişen fiyatlarla tepeden tırnağa giyinmeniz mümkün.

Yiyecek bölümünde fiyatlar kalitesine göre değişiklik gösteriyor. Bir tezgahta 2 YTL olan kiraz, biraz daha ileride 4 YTL’den satılıyor. Haftalık pazar ihtiyacı ortalama 40 YTL ile son buluyor.

Perşembe günü tekstil cennetinde, Merter Pazarı’ndayız
Perşembe günü ise Merter Pazarı’ndayız. Keresteciler Caddesi’ne doğru yol aldığınızda, sol tarafta göreceksiniz. Merter, İstanbul’un tekstil cenneti olarak adlandırılıyor. Hal böyle olunca da mağazaların ihraç, seri sonu ve ikinci kalite ürünleri pazar tezgahlarını dolduruyor.

Merter Pazarı’nda sadece kıyafet değil, yiyecek bölümü de ilgi görüyor. Uzunca bir sokak arasına kurulu olan pazarda, diğer yerlerde olduğu gibi meyve-sebze bölümü, şarküteri bölümü veya kıyafet bölümü gibi bir ayrıma rastlamıyoruz. Semt sakinlerini ağırlayan pazarı gezerken gerçekten keyif alıyoruz. Büyük pazarın aksine biraz daha mahalle havası hakim. Bu da esnafının daha samimi ve güler yüzlü olmasını sağlıyor.


Pazarı gezmek, küçük bir alana kurulu olduğundan öyle 2-3 saatimizi almıyor. Eğer aradığınız şeyi pazarda bulamazsanız Merter’deki mağazalar da mutlaka bulursunuz. Çünkü Merter Caddesi de başlı başına bir pazar gibi… Kısaca yok yok!

İstanbul’un en eski pazarlarından biri Fındıkzade Pazarı…
Cuma günü Fındıkzade Pazarı’na doğru yol alıyoruz. Öğleden sonra gittiğimiz için çok fazla kalabalık olmaz diye düşünüyoruz ancak yokuş yukarı çıkarken bize eşlik eden insanları görünce fikrimiz bir anda değişiyor. Tıpkı Fatih’te olduğu gibi uzunca bir yokuş tırmanıyoruz ve sonunda birkaç tezgahla göz göze geliyoruz.

Fındıkzade Pazarı, İstanbul’un en eski ve en ünlü pazarlarından biri aslında. Bölgede ikamet edenler dışında özellikle gezmek için onca yol katedip gelenler bile var. Her yaştan insan mevcut. Çeşit çeşit, renk renk, desen desen kıyafetlerin özellikle genç kızların ilgisini çekeceğini düşünüyoruz. Pazar bir nevi açık mağaza gibi. Ünlü markaların 2. kalite, defolu ya da sezon sonu ürünlerinden tutun da küçük işletmelerin kaliteli ürünlerine kadar ne ararsanız var. Cuma pazarının fiyat politikası işte bu kaliteye göre belirleniyor ama yine de cep yakmıyor. Kıyafetler sezonun trendlerinden seçilmiş. İç giyimde sınır tanınmıyor. Renkli, parlak kemerler, küpeler, kolyeler, tokalar, şapkalar, çoraplar, ayakkabılar, terlikler, mayolar, bikiniler de en çok para harcanan ürünlerin başını çekiyor.


Yiyecek bölümü ise meyve-sebze ağırlıklı. Pek fazla çeşit karşımıza çıkmıyor. Satılanlar diğer pazarlarla eşdeğer. Fiyatlar da çoğunluklar aynı. Nedeni ise, burada tezgah açan esnafın ertesi gün diğer ünlü pazarda da bulunuyor olması.

Az önce de belirttik ya asıl ilgi yiyecekten daha çok giyecekte toplanıyor.

Cumartesi günü ise gezilecek pek çok pazar var İstanbul’da. İçlerinden biri sizin bulunduğunuz noktaya mutlaka yakın, emin olun. Biz sizler için üç ayrı pazarı gezdik ve bakın neler gördük.

Yediden yetmişe herkes Bakırköy Cumartesi Pazarı’nda…
İlk durağımız Bakırköy Cumartesi Pazarı. Yıllardır şanını ve şöhretini itinayla sürdüren pazar, yediden yetmişe herkesin ilgi odağı olmuş durumda. İncirli Metro İstasyonu’na olan yakınlığı, ziyaretçi potansiyelini daha da arttırıyor. Yol boyunca bulunan dükkanlar, acil ihtiyaçlarınızı pazara girmeden karşılayabilmenizi sağlıyor. Fiyatlar da aynı pazardaki gibi, değişmiyor.

Pazarın girişi dar olduğu için günün hangi saati olursa olsun yoğun bir izdiham yaşanıyor. Ama bu gözünüzü korkutmasın çünkü pazarı gezmek çok rahat ve çok keyifli. Burada da tıpkı diğer pazarlarda olduğu gibi ürünler kategorileşmiş durumda. Ayakkabıcılar, tülcüler, kozmetikçiler, ev eşyası satanlar, kıyafet satanlar, yiyecek satanlar… Pek çok çeşit var ve her biri ayrı ayrı yerlerde bulunuyor. Bu bakımdan nereden ne alsam diye bir karışıklık da yaşamıyoruz.

Yolların gayet geniş olması ise gezmeyi daha da zevkli hale getiriyor. İnanın hiç bir şey almasanız dahi, sadece gezmek için gidilir!


Türkiye’nin ilk ekolojik pazarı: Feriköy Pazarı
Şişli-Feriköy Pazar Meydanı’nda kurulan Ekolojik Halk Pazarı ise şimdiye kadar gezdiğimiz pazarlardan bir hayli farklı. Pazar, sadece organik yiyeceklerden oluşuyor. Peki ya son yılların en trend kelimelerinden biri olan “organik” ne demek? Yediklerimizin organik olup olmadığını nasıl anlayabiliriz? Organik, kimyasal gübre ve tarım ilacı gibi yapay hiçbir şey kullanılmadan yapılan tarıma verilen isim. Yani her şey olabildiğince doğal ve saf. Ayrıca organik sertifikasına sahip olabilmek için kullanılacak toprağın, egzoz dumanı ile minimum beş yıl boyunca kirlenmemiş olması gerekiyor.


Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği ve Şişli belediyesi’nin ortak bir çalışma sonucu kurulan pazarın sponsorları arasında Milupa, Pınar, NTVMSNBC, Açık Radyo, Atlas Dergisi ve Cumhuriyet Gazetesi yer alıyor.

Pazar, sanılanın aksine küçük. İçeri adım attığınız an, kendinizi memleketinizin topraklarında hissediyorsunuz. Sanki Türkiye’yi karış karış geziyorsunuz… Meyve, sebze, zeytinyağı, bal, reçel, bebek maması, ekmek gibi yiyeceklerin yanı sıra zeytinyağı içeren sabunlara rastlamanız da mümkün. Tezgahlardaki belgeler dikkatimizi çekiyor. Soruyoruz, satılan her şeyin Organik Tarım Kanunu çerçevesinde üretildiğini ve Tarım Bakanlığı tarafından tescillendiğini öğreniyoruz.

Biz de merakımızı yenmek için domateslerin, vişnelerin, kayısıların, reçellerin tadına bakıyoruz. O an dalından koparılmış gibi tazecik, hoş kokulu ve gerçekten çok lezzetli! Fiyatlarına göz gezdiriyoruz, beklenenden aksine o kadar da abartılı değil! Manavlardan satın aldığınız sebze ve meyveyle eşdeğer, diğer pazarlardan da % 20-30 oranında yüksek. Ama tek kelimeyle değer!


Sosyetinin kalbi Beşiktaş Pazarı’nda atıyor!
Şişli’den ayrılıp, Beşiktaş’ın yolunu tutuyoruz. Beşiktaş Evlendirme Dairesi’nin caddesinden yokuş yukarı çıktığınızda kendinizi pazarın içerisinde buluyorsunuz. Karşılıklı tezgahlar, dar bir yürüme yolu ve Nişantaşı Topağacı’na kadar uzayıp giden yokuşta yüzlerce insan ve tam anlamıyla bir eğlence… İşte Beşiktaş Pazarı’nın kısaca tanımı…

Özellikle genç nüfusun ilgisini çektiği belli. Buna paralel olarak kıyafetler ve aksesuarlar da en çok satılan ürünler arasında. Tezgahlardaki ürünler kapış kapış ediliyor adeta. Sosyete pazarı diye nitelendirilen Beşiktaş Pazarı’nda hangi ürün, kaça satılıyor diye bakıyoruz. Bakırköy, Yeşilköy veya Kadıköy pazarlarından pek farkı yok aslında. Ürünler aynı olduğu için fiyatlarda az önce belirttiğimiz oranlarda, üç aşağı beş yukarı aynı.

Üst giyim 5-25 YTL, alt giyim 10-30 YTL, aksesuarlar 1,5-15 YTL, çanta ve ayakkabılar 10-30 YTL arasında alıcı buluyor. Kredi kartınız varsa taksitli alışveriş imkânınız da var demektir. Bir de pazarlık yapmayı sakın unutmayın! Şimdiden keyifli alışverişler…

Wednesday, October 18, 2006

İstanbul otelleri

Radisson SAS Conference & Airport Hotel İstanbul
E-5 Karayolu 34295 Sefaköy / İstanbul 5 Yıldız




Polat Renaissance İstanbul
Sahil Cad. No:2 Yeşilyurt / İstanbul 5 Yıldız



Ceylan InterContinental İstanbul
Asker Ocağı Cad. No:1 34435 Taksim / İstanbul 5 Yıldız



Hyatt Regency İstanbul
Taşkışla Caddesi No:1 34437 Taksim / İstanbul 5 Yıldız



Radisson SAS Bosphorus
Çırağan Cad.No:46 34349 Ortaköy / İstanbul 5 Yıldız



Euro Plaza
Tarlabaşı Bulvarı No:292 Tarlabaşı / İstanbul 4 Yıldız



Best Western Taşhan Business & Airport
Taşhan Cad. No:57 PK 34142 Yenimahalle / İstanbul 2 Yıldız



The Residence Gayrettepe
Rüştübey Sok. No:2 Gayrettepe / İstanbul Apart Otel



Büyük Londra
Meşrutiyet Cad. No:117 Tepebaşı / İstanbul Özel Belgeli



Pera Palace
Meşrutiyet Cad. No:98/100 Tepebaşı / İstanbul Özel Belgeli





Star Holiday
Divanyolu Cad. No:10 Sultanahmet / İstanbul 2 Yıldız
25 EUR
35 EUR

Tuzla Kaplıcaları Sağlık ve Turizm Tesisleri
Hatboyu Cad. Şifalı Sular No:1 İçmeler 81723 İçmeler / İstanbul Özel Belgeli
55 YTL
65 YTL

Pelikan
Küçük Langa Cad. Koçibey Sok. No:24 Aksaray / İstanbul 3 Yıldız
35 USD
45 USD

Almina İstanbul
Küçük Ayasofya Cad. Akbıyık Değirmeni Sok. No:27 Sultanahmet / İstanbul Butik Otel
30 EUR
40 EUR

Troya
Meşrutiyet Cad. No:107 Tepebaşı / İstanbul Özel Belgeli
30 EUR
40 EUR

Peradoor
Abdülhakhamit Cad. No:54 Taksim / İstanbul 3 Yıldız
45 USD
55 USD

Florya Park
Londra Asfaltı No:44 (E-5 Karayolu üzeri) Florya / İstanbul 3 Yıldız
45 USD
55 USD

Pierre Loti
Piyerloti Caddesi No:5 Çemberlitaş / İstanbul 3 Yıldız
45 USD
55 USD

Kurfallı Tatil Köyü
Ağva Sahil Yolu Kurfallı Köyü Ağva / İstanbul 2. Sınıf Tatil Köyü
40 YTL
80 YTL

Eyfel
Kurultay Sok. No:19 Laleli / İstanbul 3 Yıldız
40 USD
60 USD

Zirve
Rıhtım Cad. Reşitefendi Sok. No:36 Kadıköy Merkez / İstanbul 2 Yıldız
60 YTL
90 YTL

Yeşim Camping
Akçakese Köyü Akçakese Köyü / İstanbul Pansiyon
60 YTL
90 YTL

Inter Sport
Sekbanbaşı Sok. No:6 Beyazıt / İstanbul 4 Yıldız
40 EUR
50 EUR

Sevcan
Londra Asfaltı No:44 ( E-5 Yolu Üzeri ) Florya / İstanbul 4 Yıldız
55 USD
65 USD

Golden Age 2
Abdülhakhamit Cad. No:60 80090 Taksim / İstanbul 3 Yıldız
50 USD
65 USD

Eysan
Rıhtım Cad. No:26 Kadıköy Merkez / İstanbul 3 Yıldız
80 YTL
95 YTL

The Pera Hill

Meşrutiyet Caddesi No:95 Tepebaşı / İstanbul 3 Yıldız
65 YTL
95 YTL

Gül Sultan
Cankurtaran Mah. Akbıyık Cad. No:9 Sultanahmet / İstanbul Butik Otel
42 EUR
53 EUR

Fener Motel
Balibey Mah. Ağlayankaya Cad. No:18 Şile Merkez / İstanbul Özel Belgeli
100 YTL
100 YTL

Kervansaray İstanbul
Şehit Muhtar Cad. No:61 80090 Taksim / İstanbul


Toplam 133 Adet Otel Listelendi
7 Sayfanın 2. Sayfası

Otel / Adres Tür
Single
Double

Cartoon
Tarlabaşı Bulvarı. No:36-38 Taksim / İstanbul 4 Yıldız
60 USD
70 USD

Crystal
Receppaşa Cad. No:9 80090 Taksim / İstanbul 4 Yıldız
60 USD
70 USD

3T Residence & Offices
Tarlabaşı Bulvarı No:60 Taksim / İstanbul Apart Otel
70 USD
70 USD

Golden Beach Club
Rumeli Feneri, Marmaracık Koyu Sarıyer / İstanbul Butik Otel
55 USD
70 USD

Sidonya
Rıhtım Cad. Nemlizade Sok. No:34 Kadıköy Merkez / İstanbul 3 Yıldız
90 YTL
105 YTL

Kent
Serasker Cad. No:8 Kadıköy Merkez / İstanbul Özel Belgeli
75 YTL
105 YTL

Grand Eyüboğlu
Alemdağ Cad. Ergün Sok. No:16 Ümraniye / İstanbul Özel Belgeli
75 YTL
105 YTL

Accura
Binbirdirek Mah. Binbirdirek Meydanı Sok. No:1 Sultanahmet / İstanbul 4 Yıldız
52 EUR
58 EUR

Angel`s Home
Mimar Mehmet Ağa Cad. Amiral Tafdil Sok. No:22 Sultanahmet / İstanbul Butik Otel
49 EUR
59 EUR

Keban
Sıraselviler Cad. No:51 Taksim / İstanbul 4 Yıldız
55 USD
75 USD

Inter İstanbul

Topkapı Cad. No:8 34270 Topkapı / İstanbul 4 Yıldız
100 YTL
110 YTL

My Dora
Rıhtım Cad. Tayyareci Sami Sok. No:17 Kadıköy Merkez / İstanbul 3 Yıldız
90 YTL
110 YTL

Kurfal Tatilevi
Plaj Cad. No.35 Ağva / İstanbul Butik Otel
96,25 YTL
110 YTL

The Sunrise
Küçükayasofya Caddesi No:36 Sultanahmet / İstanbul Butik Otel
80 YTL
110 YTL

Sed
Ömer Avni Mah. Beşaret Sok. No:14 Gümüşsuyu / İstanbul 4 Yıldız
45 EUR
60 EUR

Antea
Piyerloti Cad. No:21 Çemberlitaş / İstanbul 3 Yıldız
42 EUR
60 EUR

Villa Zurich
Akarsu Caddesi No: 44 - 46 Cihangir / İstanbul 3 Yıldız
50 EUR
60 EUR

Taşlık
Süleyman Seba Cad. No:75 Valideçeşme Maçka / İstanbul 3 Yıldız
50 EUR
60 EUR

Grand Yavuz
Piyerloti Cad. 71/B 34126 Sultanahmet / İstanbul 4 Yıldız
52 EUR
62 EUR

Seres
Hüdavendigar Cad. No:49 34420 Sirkeci / İstanbul


Otel / Adres Tür
Single
Double

Grand Haliç
Tepebaşı Bulvarı Refik Saydam Cad. No:163 Şişhane / İstanbul 4 Yıldız
60 USD
80 USD

Aygün Plaza
Lamartin Caddesi No:53-55 Taksim / İstanbul 4 Yıldız
60 USD
80 USD

Seminal
Şehit Muhtar Cad. No:23-25 Taksim / İstanbul 4 Yıldız
70 USD
80 USD

Lion
Lamartine Cad. No:45 80090 Taksim / İstanbul 4 Yıldız
60 USD
80 USD

Silivri Park
Sanatkarlar Cad. No:2 34930 Silivri Merkez / İstanbul 3 Yıldız
60 USD
80 USD

Pera Rose Boutique Hotel
Meşrutiyet Cad. No 201-203 Tepebaşı / İstanbul Butik Otel
60 USD
80 USD

Aden
Rıhtım Cad. Yoğurtçu Şükrü Sok. No:2 34714 Kadıköy Merkez / İstanbul 4 Yıldız
85 YTL
120 YTL

Taksim Select
Topçu Cad. No:19 80090 Taksim / İstanbul 4 Yıldız
55 EUR
65 EUR

Saba
Şehit Mehmet Paşa Yokuşu No:8 Sultanahmet / İstanbul Özel Belgeli
50 EUR
65 EUR

Best Western Sokullu Paşa
Küçükayasofya Mah. Şehit Mehmet Paşa Yokuşu No:5/7 Sultanahmet / İstanbul Özel Belgeli
55 EUR
65 EUR

Best Western Amber
Cinci Meydanı Yusuf Aşkın Sok. No:28 Sultanahmet / İstanbul Özel Belgeli
58 EUR
68 EUR

Feronya
Abdülhakhamit Cad. No:70-72 80090 Taksim / İstanbul 4 Yıldız
60 EUR
70 EUR

Konak

Cumhuriyet Cad. Nisbet Sok. No:9 Elmadağ Taksim / İstanbul 4 Yıldız
56 EUR
70 EUR

Harem
Ambar Sok. No:2 81170 Selimiye Harem / İstanbul 3 Yıldız
55 EUR
70 EUR

Fuat Paşa
Çayırbaşı Cad. No:238 Büyükdere / İstanbul Özel Belgeli
60 EUR
70 EUR

Kuzey Yıldızı
Plaj Yolu No:3 Şile Merkez / İstanbul 3 Yıldız
90 YTL
130 YTL

Grand Şile
Plaj Yolu No:19 Şile Merkez / İstanbul 2 Yıldız
90 YTL
130 YTL

Golden Age 1
Topçu Cad.No:22 80090 Taksim / İstanbul 4 Yıldız
70 USD
90 USD

Holiday Inn İstanbul Ataköy Marina
Sahilyolu 34710 Ataköy / İstanbul 4 Yıldız
90 USD
90 USD

Nix
Sahil Yolu (Galeria Yanı) Ataköy / İstanbul 4 Yıldız
135 YTL
135 YTL



Otel / Adres Tür
Single
Double

Best Western Amber
Cinci Meydanı Yusuf Aşkın Sok. No:28 Sultanahmet / İstanbul Özel Belgeli
58 EUR
68 EUR

Feronya
Abdülhakhamit Cad. No:70-72 80090 Taksim / İstanbul 4 Yıldız
60 EUR
70 EUR

Konak
Cumhuriyet Cad. Nisbet Sok. No:9 Elmadağ Taksim / İstanbul 4 Yıldız
56 EUR
70 EUR

Harem
Ambar Sok. No:2 81170 Selimiye Harem / İstanbul 3 Yıldız
55 EUR
70 EUR

Fuat Paşa
Çayırbaşı Cad. No:238 Büyükdere / İstanbul Özel Belgeli
60 EUR
70 EUR

Kuzey Yıldızı
Plaj Yolu No:3 Şile Merkez / İstanbul 3 Yıldız
90 YTL
130 YTL

Grand Şile
Plaj Yolu No:19 Şile Merkez / İstanbul 2 Yıldız
90 YTL
130 YTL

Golden Age 1
Topçu Cad.No:22 80090 Taksim / İstanbul 4 Yıldız
70 USD
90 USD

Holiday Inn İstanbul Ataköy Marina
Sahilyolu 34710 Ataköy / İstanbul 4 Yıldız
90 USD
90 USD

Nix
Sahil Yolu (Galeria Yanı) Ataköy / İstanbul 4 Yıldız
135 YTL
135 YTL

Lady Diana
Binbirdirek Mah.Terzihane Sok. No:9 34400 Sultanahmet / İstanbul 4 Yıldız
58 EUR
74 EUR

Elite Dragos
Pirireis Cad. No:3 Dragos Maltepe / İstanbul 5 Yıldız
60 EUR
75 EUR

Elite Küçükyalı
Cumhuriyet Cad. Tan Sokak No:4 Küçükyalı / İstanbul 4 Yıldız
60 EUR
75 EUR

Riva
Aydede Cad. No:8 Taksim / İstanbul 4 Yıldız
60 EUR
75 EUR

Bilek İstanbul
Eski Büyükdere Cad. No:29 4. Levent / İstanbul 4 Yıldız
55 EUR
75 EUR

Lamartine
Lamartine Cad. No:25 34437 Taksim / İstanbul 4 Yıldız
55 EUR
75 EUR

Durusu Park
Deli Yunus Çiftliği Boyalık Köyü Mevkii Durusu ( Terkos ) / İstanbul Özel Belgeli
100 YTL
140 YTL

Akgün İstanbul


Adnan Menderes Bulvarı Vatan Cad. 34093 Topkapı / İstanbul 5 Yıldız
80 USD
100 USD

Grand Star
Sıraselviler Cad. No: 79 Taksim / İstanbul 4 Yıldız
75 USD
100 USD

Florya Health Club Hotel
Mektep Sok. No:5 Florya / İstanbul Özel Belgeli
80 USD
100 USD



Otel / Adres Tür
Single
Double

The Madison
Recep Paşa Cad. No:23 80090 Taksim / İstanbul 4 Yıldız
65 EUR
80 EUR

Güneş
Nadide Cad Günay Sok. No:10 Merter / İstanbul 4 Yıldız
60 EUR
80 EUR

Aydınoğlu
İdealtepe Namık Kemal Cad. No:106 Küçükyalı / İstanbul Özel Belgeli
60 EUR
80 EUR

Princess Ortaköy
Dereboyu Cad. No:10 Pk. 80840 Ortaköy / İstanbul 5 Yıldız
120 YTL
150 YTL

Merit Halki Palace
Refah Şehitleri Cad. No:88 Heybeliada / İstanbul Özel Belgeli
80 USD
105 USD

Dila
Mühürdar Fuat Bey Sokak No:5 Rıhtım Kadıköy Merkez / İstanbul 4 Yıldız
110 YTL
155 YTL

İstanbul Conti
Ortaklar Cad. No:30 Mecidiyeköy / İstanbul 4 Yıldız
65 EUR
85 EUR

Taksim Gönen
Aydede Cad. No.15 Taksim / İstanbul 4 Yıldız
65 EUR
85 EUR

Villa Suite
Sıraselviler Cad. No:49 Taksim / İstanbul 4 Yıldız
75 EUR
85 EUR

Grand Öztanık
Topçu Cad. No:9-11 Taksim / İstanbul 4 Yıldız
90 USD
110 USD

Butik Star
Sıraselviler Cad. No: 71 Taksim / İstanbul Butik Otel
85 USD
110 USD

Kaya Ramada Plaza


E-5 Otoyolu Hadımköy Sapağı Tüyap Yanı 34900 Beylikdüzü / İstanbul 5 Yıldız
90 EUR
90 EUR

Sürmeli İstanbul
Prof. Dr. Bülent Tarcan Sok. No:3 80310 Gayrettepe / İstanbul 5 Yıldız
80 EUR
90 EUR

The Marmara Pera
Meşrutiyet Cad. 34430 Tepebaşı / İstanbul 4 Yıldız
75 EUR
90 EUR

Holiday Inn İstanbul City
Millet Cad. No:187 34280 Topkapı / İstanbul 4 Yıldız
80 EUR
90 EUR

The Green Park Hotels Taksim
Abdülhakhamit Cad. No:50 Taksim / İstanbul 4 Yıldız
70 EUR
90 EUR

Inter Hotels La Maison
Müvezzi Cad. No:63 80700 Çırağan / İstanbul Butik Otel
75 EUR
90 EUR

Crowne Plaza İstanbul
Sahilyolu 34710 Ataköy / İstanbul 5 Yıldız
115 USD
115 USD

The Green Park Hotels Merter
Nazım Erten Sok. No:13 Merter / İstanbul 5 Yıldız
75 EUR
95 EUR

Taxim Hill
Sıraselviler Cad. No:9 Taksim / İstanbul 4 Yıldız
75 EUR
95 EUR

İSTANBUL MESİRE YERLERİ

ANIT ÇINARLAR
Çevre ve Orman Bakanlığının büyük önem verdiği anıt değerindeki ağaçların korunması projesi içinde yer alan saha, özellikle tabiat araştırmacıları için büyük önem taşımaktadır.
Çatalca'nın Subaşı mevkiinde 2 adet çınar ağacı bu kapsamdadır. Yine Subaşı-Havuzlar bölgesindeki çınar ağaçları ise tahminen 900-1000 yaşları arasında olup, 15 metre boy, 3,5 metre çap ve 17 metre çevre genişliğine sahiptir. Çatalca merkezinden rahatlıkla ulaşılabilen bu anıt ağaçlar, tabiatın gücünü ve bereketini göstermesi bakımından son derece ilginç örneklerdir.

AVCI KORU MESİRE YERİ
Üsküdar-Şile TEM Otoyolunun Ömerli mevkii civarında zengin ağaç örtüsüne sahip mesire yerlerindendir.
İçinde yer yer maden ocakları bulunan 6520 dönümlük sahada bitki türleri de dikkat çekmektedir. Oturma alanları bulunmamasına rağmen genişliğiyle kalabalık grupları ağırlamakta ve dinlenme imkanı sunmaktadır. Patika yollarla ormanın içleri gezilip, farklı bitki ve böcek türleri keşfedilebilir. Koşu ve kros imkanıyla sportif aktiviteler için de hayli uygundur.

Ulaşım: Üsküdar yönünden, Üsküdar- Şile TEM Otoyolunu Ömerli mevkiinden 5 km. sonra, Şile yönünden de 10 km. sonra otoyola cepheli girişi bulunmaktadır.

Telefon: Alemdağ Doğa Koruma ve Milli Parklar Mühendisliği
0216 413 40 15-16

AYDOS MESİRE YERİ
Aydos Tepesi ve eteklerindeki doğal güzelliklerle bezeli mesire yeri, günlük dinlenme ve aktiviteler için ideal bir atmosfer sunmaktadır.
Adını tarım tanrıçası Damatrys'dan alan saha içinden, 537 metreyle İstanbul'un en yüksek noktası olan Aydos Tepesi rahatlıkla görülebilir. Osmanlı imparatorluğu döneminde av alanı olarak kullanılması çam ağaçlarından oluşan ormanının ne denli zengin olduğunu ortaya koymaktadır. 15 dakikalık bir yürüyüşle tırmanacağız yükseltilerin güzelliği bütün yorgunluğunuzu unutturacaktır. Hele hele akşam vakti, adalar üzerinde güneşin batışını seyretmek hiçbir şeye değişilmez. 4 farklı giriş bölümü bulunan 6620 dönümlük mesire yerindeki gölet, çevresindeki ekolojik bütünlük i küçük bir Uzun Göl manzarası oluşturmaktadır. Piknik sahaları, büfesi ve koşu parkurları oldukça bakımlıdır.

Ulaşım: E-5 ve TEM bağlantılarıyla Kartal-Yakacık ve Sultanbeyli istikametlerinden rahatlıkla ulaşılabiliyor. Ayrıca, toplu taşıma araçlarında da yararlanılabilir.

Telefon: 0 216 377 46 47

AYVAT BENDİ MESİRE YERİ
Kağıthane Deresi'nin kollarından olan Ayvat Deresi üzerinde kurulmuştur. 1765'te 3. Mustafa döneminde yapılan tarihi bendin yüksekliği 13.45, tepe uzunluğu ise düz hat olarak 63 metredir.
Küçük yükseltilerin arasındaki su toplama havzası Beigrad Ormanları'ndaki en güzel manzaralardan biridir. Yabani bir çok hayvan türünün bulunması ekolojik açıdan bölgeyi önemi kılıyor. Tabiat ve fotoğraf meraklıları için zengin bir mekan özelliğinin yanısıra giriş yerindeki düzlükler piknik ve dinlenme için idealdir. Osmanlı imparatorluğu'nun İstanbul için inşaa ettiği su yollarının önemli bir halkası olan Kurtkemeri de büyük ilgi çekmektedir.

Ulaşım: Kemerburgaz'dan Belgrad Ormanları'na giriş kapısı olan Kurtkemeri Giriş Mesiresi'nin içinden geçilerek toprak bir yolla ulaşılmaktadır.

Telefon: 0 212 444 30 00


AZİZPAŞA MESİRE YERİ
Maslak-Gültepe-Levent-Kağıthane- Eyüp gibi yerleşimlere yakınlığı, ilginç bitki örtüsü ve geniş piknik alanlarıyla çok tercih edilen bir bölgedir. Giriş bölümünde sizi karşılayacak düzlüklerde konaklayabileceğiniz gibi biraz daha yolu göze alıp tepelere doğru çıkabilirsiniz. Bu aynı zamanda ciğerlerinizi oksijenle doldurmanızı sağlayacaktır. Tepedeki çimenlik saha, özellikle şirket, dernek, okul ve benzeri özellik taşıyan grupların aktiviteleri için çok uygundur. Kafeteryadan piknik için gerekli malzemeleri temin edebileceğiniz gibi, size sunulan ızgaralardan da afiyetle yiyebilirsiniz.
Ulaşım: Maslak'tan aşağıya inen Cendere yolu üzerinde sağ taraftadır. Hasdal üzerinden gelinen Kemerburgaz'dan da hemen sağ tarafa dönülerek ulaşılabilir.
Tel: 0 212 360 30 85

BELGRAD ORMANLARI - NEŞET SUYU
Adını, Belgrad Ormanlan'nın ıslahı için büyük gayret sarfeden Müderris Neşet Bey'den (1881-1929) alan serin suyun etrafında kurulan önemli bir mesire yeridir.

Ulaşım kolaylığı ve Belgrad Ormanlan'nın tam ortasındaki konumuyla yılın dört mevsimi, haftanın 7 günü tabiat severlerin akınına uğrar. Güzel suyunun yanısıra, Büyükbent etrafında ring yapan 8 kilometrelik koşu parkuru, temiz piknik alanları, kafeteryası ve otoparkı ile istanbullular için ideal imkanlar sunar. Spor kulüplerinin kros ve nefes açma çalışmaları için değerlendirdiği Neşetsuyu Mesire Yeri, zengin flora ve faunasıyla doğa bilimcilere de hizmet vermektedir.

Ulaşım: Levent-Maslak- Bahçeköy ya da Kemerburgaz istikametlerinden giriş yapılan Belgrad Ormanları'nda tabelalar size yön verecektir. Her iki yönden ortalama 3 kilometrelik bir asfalt yoldan sonra Neşet Suyu'na varılır.

Telefon: 0216 486 00 72

BELGRAD ORMANLARI - BENTLER
Belgrad Ormanları'ndaki en güzel mesire alanlarındandır.
Osmanlı imparatorluğu döneminde şehrin su ihtiyacını karşılamak amacıyla birbiri ardına inşa edilen, Topuzlu Bendi (1750) Valide Bendi (1796) ile 2. Sultan Mahmut Bendi (1839) buradadır. Büfeden piknik için gerekli hizmeti alabilmeniz mümkün. Ormanın derinliklerine kadar uzanan yürüyüş parkurları ve bisiklet yolu sizi her mevsim ayrı bir güzelliğe taşır. Bahar ayındaki yeşil örtü, yazdaki serinlik, sonbaharda sarıdan kırmızıya dönen renkler ve kışın yalınlığı tabiatla bir olma duygularınızı coşturacaktır..

Ulaşım: Belgrad Ormanları'nın Bahçeköy girişinden hemen sağa dönen asfalt yol ile çok rahat bir ulaşım imkanına sahiptir.

Telefon: 0212 559 25 49

BELGRAD ORMANLARI - FALİH RIFKI ATAY
Ağaç denizi Belgrad Ormanları'nda daha bir sakin köşe dilenirse gidilecek yer, ünlü edebiyatçımız / Falih Rıfkı Atay'ın adını taşıyan mesire yeridir. Neşet Suyu ve Kömürcübent arasındaki 200 dönümlük alanda misafirlerini ağırlar. Ahşap oturma mekanlarıyla donatılmış alanlar her şartta piknik yapma imkanı sağlamaktadır. İçerisindeki mini kafetaryanın ızgaraları hayli leziz. Su kaynakları bol olan Falik Rıfkı Atay Mesire Yeri'nin içindeki mini futbol sahası özellikle gençler ve çocuklar için bulunmaz bir şans. Ormanın derinliklerine yapılacak yürüyüşlerde bir çok çiçek ve bitki türü sizleri karşılayacaktır.

Ulaşım: Belgrad Ormanları'nın Bahçeköy girişinden sonra gelen Neşet Suyu'yla komşudur. Kemerburgaz-Göktürk-Kurtkemeri'ni takiben de ulaşılabilir.

Telefon: 0 212 531 55 81

BEYKOZ - GÖKNARLIK MESİRE YERİ
Binbir güzelliğe sahip Beykoz'un bir başka güzelliğidir Tokatköy-Göknarlık... 46,5 hektar büyüklüğündeki alanda kendiliğinden yetişen ve en nadide ağaç türlerinden olan göknarlar, insanda tarifsiz bir hayranlık uyandırıyor. Kapladığı alana neredeyse hiç ışık bırakmayan göknarlar içinde yürümek sizde çok değişik duygular uyandıracaktır. Etrafını saran kestane ve diğer ağaç türleri arasında kolaylıkla fark edilebilen bu saha, Beykoz İlçe Merkezi'ne olan yakınlığıyla ulaşılması son derece kolaydır.

BİNBAŞI MESİRE YERİ
Kemerburgaz ya da Belgrad Ormanları v içinden rahatlıkla ulaşabileceğiniz zengin bir ağaç ve bitki örtüsüne sahip piknik yeridir. Yürüyüş parkuru ve oturma mekanlarıyla dikkat çekiyor. Rivayet edilir ki, Osmanlı İmparatorluğunun son yıllarındaki savaşlarda bir bölük asker bölgeye sığınmak zorunda kalır. Açlık ve susuzluk giderek artmaktadır. Asker huzursuzdur ancak kamp yerinden ayrılmak da mümkün değildir. Bunun üzerine günlerce çare arayan bölük komutanı binbaşı, geceden sabaha kadar açtığı kuyudan su çıkarmayı başarır ve bölgeye de adını vermiş olur. Girişteki kafeterya ziyaretçilerin birçok ihtiyacını karşılayacak donanıma sahiptir. Mesire yerinde çocuklar da unutulmayarak şirin bir oyun bahçesi kurulmuştur..

Ulaşım: Kemerburgaz ile Bahçeköy'ü birbirine bağlayan yol üzerindedir.

Telefon: 0 212 280 01 47

DEĞİRMENBURNU MESİRE YERİ
Adalar deyince akla bir çok güzellik gelir. Bunların arasında Heybeliada'daki Değirmenburnu mevkii ayrı bir cazibeye sahiptir. Bölgeye adını veren tarihi değirmene çıkıp, diğer adaları ve İstanbul kıyılarını seyredebileceğiniz gibi, şehir hatları vapurlarını da selamlayabilirsiniz. Aşıklar yolunda yürüyebilir, koşabilir veya hemen kenarında nefis bir piknik yapabilirsiniz. Çam ağaçlarının kokusu yosunlara karışır, sizi başka bir dünyaya taşır. Faytonla renklendirebileceğiniz geziniz süresince mesire yerindeki büfeden her ihtiyacınızı karşılayabilirsiniz, istenirse, küçük koylar, deniz sefasına da imkan vermektedir.

Ulaşım: Şehir hatları vapuru veya özel teknelerle Heybeli Ada iskelesine ulaştıktan sonra sağa giden yolla varılır.

Telefon: 0 212 601 11 88

DİLBURNU MESİRE YERİ
Sadece İstanbul'un değil, Türkiye'nin de en nadide köşelerinden biri. Adalara has mimari, Marmara mavisi ve çam ağaçlarının fıstıki yeşili ile bir araya geldiğinde ortaya çıkan tablo gerçekten hayranlık verici. Böyle bir ortamda piknik, plaj, yürüyüş ya da yelken gibi aktivitelerden birini seçmek tamamen size bağlı. Kızılçamlar arasından koyları, biraz vaktiniz varsa güneşin batışını seyretmek çok az bulunabilecek bir keyiftir. Dilburnu, kafeterya, piknik ve doğa yürüyüşleriyle de sizi gün boyu kendinde tutmayı bilecektir...

Ulaşım: Sirkeci, Kabataş, Kadıköy, Bostancı ve Kartal'dan kalkan Adalar-Yalova vapurlarıyla Büyükada'ya ulaşılır. Sonrasında yürüyüş, fayton ya da bisikletle mesire yerine gidebilirsiniz.

Telefon: 0 216 226 36 31

KİRAZLIBENT MESİRE YERİ
Belgrad Ormanları içindeki diğer bir tabiat harikası. Yüksek ağaçları, ince patika yolları ve tarihi Kirazlıbenti ile mutlaka görülmesi gereken mesire yerlerinden. Piknik alanının üst kısmındaki bent, daha çok meraklıları tarafından bilinir ve mimarisiyle büyüler. 2. Mahmut'un 1818'de Kirazlı Deresi üzerine inşa ettiği bu güzel bendin yüksekliği 11.25, tepe genişliği ise 59.45 metredir, işletmeye kapalı olduğu için büfe hizmetleri verilemiyor olsa da özellikle yöresel derneklerin sıkça tercih ettiği bir alandır. Toprak yolla yapılacak gezintiler, tabiat harikası bu bölgenin tam olarak keşfedilmesini sağlayacaktır.

Ulaşım: Bahçeköy'ün içinden sola dönüp Kemerburgaz'a giden yolu üzerinde, Irmak Mesire Yeri'yle karşı karşıyadır.

Telefon: 0 212 226 23 35
Doğa Koruma ve Milli Parklar Mühendisliği

Friday, October 06, 2006

Burgaz adası

Burgazadası

Burgazadası, adaların en küçüğü ve en şirinidir. Eni boyu 2 km’dir.

Burgazadası, eskiden tümüyle bir Rum köyüydü. Türklerin yerleşmeye başlaması 18. yüzyılın ikinci yarısından itibaren başladı.


Adanın 170 metre yüksekliğinde tek bir tepesi vardır. Eski adıyla Hristos, yeni adıyla Bayrak Tepesi’ne çıkıp çevrenin doyulmaz manzarası izlenir. Tepede Hristos Manastırı’nın kalıntıları vardır. Manastır ilk kez 865’te yapılmış, IV. Murat zamanında yıkılmış, 1868’te yeniden inşa edilmiştir.

İskelenin solunda görülen burun, Moloz Burnu’dur ve üzerine Adanın Su Sporları Kulübü yapılmıştır. Burası adanın eski plajıdır aynı zamanda. Şimdi sadece üyeler girebiliyor.

Adanın arka tarafındaki Kalpazankaya’nın adı Osmanlı döneminde burada kalpazanların sahte para pasmasından geliyor. Bir başka ünü de 1 Mayıs’ın yasak olduğu 40’lı yıllarda bayram kutlamak isteyenlerin gözlerden ırak burayı seçmelerinden geliyor. Şimdi adanın plajı olarak tanınıyor.

İskeleden sağa doğru Cennet Yolu’ndan yüründüğünde Aya Yorgi Manastırı’nın yanındaki Cennet Gazinosu’na varılır. Sonra da Turgut Reis mevkii izlenerek Kalpazankaya’ya gelinir.

İskele civarındaki lokantalar, çay bahçeleri ve gazinolar sevimli ve temizdir. Az sayıda ama iyi balık lokantaları vardır.

Burgaz Sait Faik’le de anılıyor. İskele’de Sait Faik’in bir heykeli vardır. Hikayecinin yaşadığı ev müze olarak düzenlenmiştir. Müze ev, adaya yanaşırken görülebilen ve adanın en büyük tarihi yapısı olan Aya Yani Kilisesi’nin hemen arkasındadır.

Aya Yani ilk kez 842’de inşa edilmiş, birkaç kez yıkılıp yapıldıktan sonra en son biçimini 1896’da almıştır. Bugünkü kilisenin 9. yüzyılda adaya sürülen büyük din adamı Metodios’un kapatıldığı zindanın üzerine yapıldığı bilinmektedir. Bugün Aziz Metodios’un zindanı denilen hücreye 11 basamakla inilmektetir ve burası 3.5x1.75 boyutlarında ve 2 metre yüksekliğinde taştan yapılmış bir odadır. Kİlisenin avlusunda ayrıca 7 taş basamakla inilen ayazma bulunuyor.

Adanın tek camisii 1953’de yapılmıştır.

Heybeliada

Heybeliada

Heybeliada ikinci büyük adadır. Heybeli’ye 1776’da Rum Ortodoks Patriği Karacas’ın yerleşmesi ile adanın kaderi değişti. Karacas Patrikhaneye küsüp bugünkü Deniz Lisesi’nin yerine bir köşk yaptırmıştı. Köşk metruk halde ve askeri bölgede kaldığı için ancak özel izinle gezilebiliyor.
İzin de pek kolay verilmiyor. Sonraları, 1845 yılında Aya Triada Manastırı’nda Ruhban Okulu açılınca ada hızlı bir gelişme gösterdi. Günümüzde Deniz Lisesi ile biraz "askeri" havası vardır. Bir de sanatoryumu ile bilinir. İkinci büyük ada olan Heybeli’nin en yükseği 136 metre olan Değirmen Tepesi’nden başka üç büyük tepesi daha vardır. Ümit Tepesi’nde Hagia Triada Manastırı’nın yerine sonradan yapılan Ruhban Okulu bulunur. Okulun kütüphanesi çok zengindir. Domuz Tepesi denilen diğerleri ise adada bir süre yaşayan Makarios’un adıyla anılırdı. Yamaçta da İsa Manastırı bulunuyor. Hagios Spiridonos manastırı, Aya Yorgi kilisesi ve Hagia Ephemia ayazması diğer dini yapılar. İsmet İnönü’nün müze haline getirilen evi de Heybeli’dedir. Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın evi de restore ediliyor. Heybeli’nin çevresini faytonla veya yayan olarak dolaşabilirsiniz. İskeleye arakanızı dönüp sola doğru yürürseniz ileride yanyana müslüman ve ortodoks mezarlıkları var. İki mezarlık bitişik. Yol ikiye ayrılınca sola aşağıya devam ederseniz sanatoryum yanından geçip yeniden sahile inersiniz. Burada plaj var. Koyu geçip yokuşu tırmanmaya devam ederseniz. ileride çok büyük kemikler göreceksiniz. Dinazorlor devrinden değil burada fayton çeken atların ölenlerinden kalma. Buradan yürürseniz biraz kokuya da dayanacaksınız.

Denizin pek temiz olmadığı Heybeli’de plajlara gitmezseniz Halki Palas Hotel’in havuzundan başka seçenek yok. Deniz Kulübü tesislerinden ( olimpik yüzme havuzu, tenis kortu, lokanta gibi ) ancak üye olanlar yararlanabiliyor.

Yemek yiyebileceğiniz ve içki içebileceğiniz lokantalar iskelenin hemen karşısında sıralanıyor. Bazılarında hafta sonları taverna havasında canlı müzik oluyor.

Büyükada

Büyükada

Büyükada köşkleri, kulüpleri ve oturanları ile diğer adalardan biraz farklıdır. Deyim yerindeyse Adaların metropolüdür. Burgaz ile Kınalı ise daha "mütevazi" adalardır. Büyükada’nın dört tepesinden en yüksek olanı adını Aya Yorgi Kilisesi’nden alıyor. Günümüzde Yüce Tepe denir oldu. Diğer tepe de adını üzerindeki Khristos Manastırı’ndan alıyor. Aya Yorgi 23 Nisan ve 24 Eylül günleri çok kalabalık olur. Her dinden insan toplanır ve dua edip dilekte bulunurlar. Yan taraftaki kafeteryada da Aya Yorgi’nin özel şarabı içilir.

Birlik Meydanı’nın biraz aşağısında 14. yy’da yapılan 1868’de yenilenen Aya Nikola Büyükada’nın bir diğer kilisesidir. Cami olarak mimari değeri olan Hamidiye camisi anılabilir.

Diğer adalarda olduğu gibi burada da motorlu taşıt yoktur. Sadece ambülans, arazöz gibi resmi taşıtlar bulunur. (Resmi taşıtların sayısı giderek artıyor ve bu işin tadı kaçmaya başlıyor ya neyse.) Ulaşım 230 faytonla sağlanır. Bir de bisikletler kullanılır. Yük de insanla çekilen elarabaları veya atlı araba ile taşınıyor. Adalarda toplam yüzbin bisiklet olduğu hesaplanıyor. Bisikletlerin plakalı olduğu tek yer de Adalar.

Gezi amacıyla faytonlar küçük ve büyük ada turları yaparlar. Küçük tur beş kilometre, Çankaya caddesi-Nizam yolundan Dil Burnu, Yörükali, Birlik Meydanı(Lunapark), Hagios Nikolaos Kilisesi ve Maden tarafına gidiyor. Lunapark’taki gazinoda mola veriliyor, birşeyler içmek için. Büyük tur ise 12 kilometre sürüyor. Büyük tur yolu üzerinde bulunan faytoncu barakaları geniş bir alanda hiç te iç açıcı bir görüntü yaratıyorlar. Yıllardır süren ve bir türlü de çözümlenmeyen sorun olarak duruyor, bu çevre kirliliği ve sağlıksız koşullarda yaşayan faytoncu ailelerinin çilesi.

Adanın en ünlü plajı Yörük Ali’dir. Deniz son yıllarda kirlendi ama hala İstanbul’da Karadeniz kıyıları ve Boğaz’ın kimi yerleri dışında denize girilebilen tek yer Adalar. Hele bir de tekneyle dolaşıp kuytu bir koy bulursanız.

Büyükadada faytonla büyük ve küçük tura katılmak adada ikamet edenlerin değil de adaya günübirlik gelenlerin tercihidir. Büyükadayı yaz veya yaz- kış mesken tutanların en büyük tutkusu ise yürümektir. Özellikle sabah saatlerinde çam ve iyot kokusunun sindiği o ferahlatıcı atmosferde yürümenin keyfine doyulmaz. Çankaya Caddesi boyunca sıralanan bakımlı bahçeli evler ve tarihi konakları seyirle başlayan, tepelere çıktıkça güzelleşen, Heybeli ve İstanbul’u içine alan nefis bir panoramayı ayaklar altına seren, Aşıklar Yolu’na girip çam ormanı içindeki toprak yürüyüş yolunda devam eden, Lunapark ya da Rum Yetimhanesi çevresinde soluklanıp Aya Yorgi’ye yönelen bir yürüyüş güzergahı her şeye, ama her şeye değer.

Büyükada’da dokuz Rum Ortodoks, bir Ermeni, bir Latin kilisesi ile bir Musevi Sinagogu vardır. Adanın en yüksek tepesi olan Aya Yorgi Tepesi’ndeki Aya Yorgi manastırı ve Kilisesi, ikinci yüksek tepe üzerindeki Hristos Kİlisesi ve manastırı, küçük tur yolu üzerinde ve Maden semtinde Aya Nİkola Kilisesi, KUmsal semtinde Aya Dimitri Kİlisesi, iskeleye yakın San Pasifiko Latin Katolik Kilisesi, Anadolu Kulüp’ün biraz üstündeki Ermeni Katolik Kilisesi başlıcalarıdır. Aya Yorgi Kilisesi bugünkü haliyle 1905 yılında yapılmış. Ancak çan kulesi 1870’lere tarihleniyor. Ancak bazı kaynaklarda, buradaki ilk kilise ve manastırın yapımının Bizans dönemine, 6. yüzyıla kadar gittiği yazılıyor.

Aya Yorgi yolu Luna Park’tan sonra dik ve parke taşlı. Yürüyerek ya da Luna Park meydanından kiralanabilen eşeklerle çıkılabiliyor. 23 Nisan günü Aya Yorgi’ye çıkanların yolboyu makiliklere ve ağaçlara bağladıkları çaputlar ilginç bir görüntü oluşturuyor.

Aşıklar Yolu üzerinde olan, Luna Park’a bir asfalt yolla bağlanan ve adanın iskele meydanı dışında hemen her tarafından görülebilen Rum Yetimhanesi, Avrupa’nın monoblok en büyük ahşap yapısı sayılıyor. 1898-1899 yıllarında Fransızlar tarafından otel yapılmak üzere inşa edilen ancak yönetimden izin alınamadığı için işletilemeyen 235 odalı bina, Eleni Zafiri adlı bir Rum kadın tarafından satın alınır ve o tarihe kadar Yedikule balıklı Rum Hasatanesi’nde bulunan yetimhane buraya taşınır. Yetimhane 1960’dan bu yana boş duruyor. Geçen yıllarda otel olarak kullanılmak üzere restorasyon projesi hazırlandı ama bu proje çeşitli güçlüklerle karşılaşıp rafa kaldırıldı.

Son yıllarda yaşanan yoğun yapılaşmaya, kalabalıklaşmaya rağmen, Büyükada’nın tarihi dokusu ve doğası büyük ölçüde korunmuştur. Bir yandan zengin azınlığın, öte yandan Cumhuriyet dönemi aydınlarının, yazarlarının, üst düzey yönetici ve siyaset adamlarının ilgi gösterdiği Büyükada, 19. yüzyıl sonlarından bugüne son derece canlı ve renkli bir sosyal yaşama sahne olmuştur. Ahşap binalar korumaya alınmış, ada tümüyle SİT alanı ilan edilmiştir.

Splendid Palas Oteli, Anadolu Klübü, belediyenin bulunduğu konak, kaymakamlığın bulunduğu Hacapoulos Köşkü, uzunca bir süre ilkokul olarak kullanılan İskenderiye Patriği Sofranios’un köşkü, İzzet Paşa köşkü İskeleden çıkınca hemen karşınızdaki yeni restore edilen Saydam Planet oteli adanın gözalıcı yüzlerce yapısından yalnızca birkaçıdır.

Sovyet Devrimi’nin liderlerinden Troçki sürgün yaşamının ilk dört yılını adanın Heybeli’ye bakan bölümündeki bir yalıda geçirmişti. Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir de Şakir Paşa köşkünde doğup büyüdü.Reşat Nuri Güntekin eserlerini, Maden semtindeki konutunda kaleme aldı.

Büyükada’ya Sirkeci, Kadıköy ve Kartal’dan vapur, Kabataş ve Bostancı’dan hem vapur, hem de deniz otobüsü ile gidebilirsiniz. Yazın haftasonları büyük motorlar da Kartal ve Bostancı’dan dolmuş yaparlar.

Prens adası

İstanbul...
Tarih boyunca öylesine görmüş geçirmiş bir kent ki... İş dünyasından eğlence hayatına kadar birçok faaliyetin merkezi bu “Yedi tepeli kent”, yüklendiği onca ağırlık karşısında artık “Yedi tepeye sığmaz” olmuş. Büyüdükçe büyümüş, gelişmiş, serpilmiş. Yaşayanların “kaçmaya”, yabancısı olanların da “gelmeye” çalıştığı bu büyülü kent acaba dün nasıldı?

Günlük yaşamın koşuşturması içinde yaşayanların bile gözden kaçırdığı ayrıntıları yakalayabilmek amacıyla, her sayımızda İstanbul’un bir semtine uğrayacağız.

Özetle, “Dün”ü “Bugün” ile karşılaştırma şansını yakalayacağız. “Dün”ü hatırlamak için Çelik Gülersoy Vakfı tarafından 1989 yılında yayınlanan Willy Sperco’nun “Yüzyılın Başında İstanbul” adlı kitabından yararlanacağız.

İlk durağımız, tarihte “Prens Adaları” olarak bilinen adalar bölgesi olacak. İstanbul’a önce şöyle bir uzaktan bakacak, ardından sınırlarından içeri gireceğiz.

İyi geziler...





Prens Adaları...

İmparatorlar, İmparatoriçeler, Prensler, Prensesler, Patrikler doğanın göz kamaştırıcı güzelliklerine sahip bu adalara sürülmüş, gözlerine mil çekilmiş, işkence edilmiş, hapsedilmişlerdir.

İmparator villalarından, büyük manastırlardan, kiliselerden bugün geriye yıkıntılar ve kırık mermerler kalmıştır.

Gustave Schlumberger ile Charles Diel’in eserleri okunduğunda, bu adaların Bizans tarihinde ne denli önemli rol oynadıkları anlaşılır.

Gerçek olamayacak kadar güzel mavilikler içinde bahçelerinde güller, begonviller, leylaklar, karanfiller, mimozalar, yaseminler fışkıran Büyükada, Heybeli, Burgaz ve Kınalı adaları bugün artık sadece dinlenme ve eğlence yerleridir. Yeşilliklerle örtülü villalar, oteller, pansiyonlar, plajlar bulunur. Otomobil getirmek yasaktır. Gezintiler, üstü açık tenteli faytonlarla ama en çok da eşek sırtında yapılır.

Yaz aylarını buralarda geçirmek şansına sahip olanlar otellerinin terasından ya da evlerinin bahçelerinden, ilkbaharın ilk günlerinden kışın başlangıcına kadar küçük beyaz gemilerin gün boyu ziyaretçiler taşıdığını görebilirler. Bunlar adada oturanların dostlarıdır ya da günü birlik eğlenmeye ve çamlar altında piknik yapmaya, denize girmeye veya balık avlamaya gelenlerdir.

Gün batarken, çam ormanında yollarını kaybeden aşıklardan başka herkes birbiriyle deniz kıyısında ya da sahildeki restoranlarda buluşur.

Eve gecenin geç saatlerinde dönülür, insanın başına ya güneş ya da... ay geçer. Geriye, kucak dolusu çiçeklerin kokularından mest olarak, sepetler dolusu meyveler, canlı istridyeler, istakozlar getirilir.

Monday, September 25, 2006

Yakın Çevre İstanbul

Ağva

İstanbul'a yakınlığı, yemyeşil ormanları, iki kıyısından geçen dereleri, hırçın Karadeniz'i, lezzetli balıklarıyla Ağva keyifli ve huzurlu bir haftasonu için ideal.

Yorucu haftalar, iş temposu, geçim sıkıntısı, çocuğun okulu, trafik, ekonomik işte hayat gailesi... Sebebi her ne olursa olsun her lafın başı "güney" diyen İstanbullular tatile çıkamaz oldular. Hal böyle olunca son yıllarda yakın İstanbul keşifleri fısıldanır oldu kulaklara. Yakın bir yörede, kentin gürültüsünden , keşmekeşinden uzak, doğayla başbaşa huzurlu, kısa da olsa bir tatil...



İşte bahar ve yaz aylarında İstanbullu'nun günübirlik ya da kısa haftasonu gezileri için tercih ettiği yörelerden biri de Ağva. Kusursuz doğa, temiz hava ve leziz balıklar Ağva'yı tanımlamaya yetiyor. İstanbul'a yakınlığı, yemyeşil ormanları, iki kıyısından geçen dereleri, hırçın Karadeniz'i ile Ağva keyifli ve huzurlu bir haftasonu için ideal. Resmi kayıtlarda Yeşilçay olarak geçse bile hala Ağva olarak bilinen bu şirin belde Şile'ye 40, İstanbul'a 101 km uzaklıkta. 1 saat 45 dakikalık bir araba yolculuğu sonunda yeşile, balığa ve huzura ulaşabiliyorsunuz.

Ağva, Latince'de "iki dere arasına kurulmuş köy" anlamına geliyor. İzmit'in Çal Tepesi'nden doğup gelen Göksu ve Yeşilçay dereleri arasındaki deltaya kurulan bu şirin beldenin belki de en çekici yanı bu derelerin yemyeşil kıyıları. Oteller ve restoranlar buralara kurulmuş, yörenin tüm aktiviteleri bu kıyılarda gerçekleştiriliyor. Ağva Karadeniz kıyısında 3 km. uzunluğunda kumsala sahip. Doğal plajı ve doğa harikası yeşili, etrafında yer alan bakir koylar, adacıklar, ormanlarla doğallığın iç içe ve oksijen oranının çok yüksek olduğu bir bölge. Kilim Koyu, Gelin Kayası, Saklı Göl mutlaka keşfedilmesi gereken yerler. Çevresinde Gürlek, İnkese gibi birkaç ilginç mağara da yer alıyor. Rivayete göre Pagan Romalılar'dan kaçan Hristiyanlar'ın bile bu mağaralarda yaşadığı sanılıyor.


Ağva'ya girişte ilk dikkatinizi çeken balıkçı teknelerinin çokluğu. Kıyı şeridinde ise bir sonraki güne ağlarını onararak hazırlanan balıkçılar gözünüze çarpıyor. Çok geçmeden denize yakın veya çayların üzerinde kurulu lokantalardan birini seçip sonrasında da pastoral bir keşfe çıkabilirsiniz.


Eşsiz tabitatıyla keşfedilmeye hazır Ağva'da, yaz kış su sporları (dere kıyısında kano, deniz bisikleti) kış aylarında fitness, doğası itibariyle trekking ve avcılık yapabilirsiniz. Ormanda yürüyüş, koşu, bisiklet, kamping gibi aktiviteler için son derece uygun olan Ağva, yazın Karadeniz'in hırçın sularında serinlemek isteyenler için de ideal. Kaplumbağa, ceylan, kurt, çakal, yaban domuzu, tilki, sincap, birçok kuş türü özellikle yalı çapkını barındıran Ağva avlanmaya da çok uygun.Temiz havayı buram buram solumak, romatizmal hastalıklara iyi geldiği söylenen şifalı kumsalında yürümek, dere kıyısındaki restoranlarda lezzetli balıkları tatmak da Ağva'nın keyfine varırken ihmal etmemeniz gerekenler.

Ağva'da yeme-içme denince ilk akla gelen balık. Aynı zamanda Karadeniz'in hırçın sularında bir balıkçı limanı olan Ağva'da genelde balıkçılıkla uğraşan halk, İstanbul ve çevre illerden gelen misafirlerini avladığı leziz balıklarla ağırlıyor. Hemen hemen her balığı bulmak mümkün. Yeşilçay kıyısından günlük ve taze olarak balık satın alabilirsiniz. Restoran menülerinde ise daha çok küllenmiş ocakta, ağır ağır pişen ızgara ve tava ya da odun ateşinde, fırında kiremitte yapılan balıklar yer alıyor. Defne yaprağı ve özel soslarla da tatlandırılan balıkların porsiyon fiyatları oldukça uygun.Ayrıca kır lokantalarını tercih ederseniz bıldırcın, piliç, tandır kebap ve ızgara gibi lezzetleri de bulabilirsiniz. Konaklamaya gelince son yıllarda özellikle dere kıyısına eklenen tesislerle birlikte çok sayıda irili ufaklı pansiyon ve otel bulunuyor.

Paradise Motel bar

Nehir kenarında bungolaw evlerde konaklamak, salla nehirde gezinti yapmak fikri hoş geliyorsa Ağva'daki en iyi alternatiflerinizden biri Paradise...Göksu Deresi kenarında yer alan bu şirin mekan, 4 bungolaw evinden oluşuyor. Orman içinde, su kenarındaki konumuyla Amazonları andıran bir ambiansı var. Nehir kenarındaki tesise sandalla geçiliyor.Yaz -kış konaklama yapabiliyorsunuz. Geceleri kamp ateşi yakılıyor.


Huzurlu ve sessiz ortamı bozan dere kenarındaki kurbağalar oluyor. Güzel bahçesi basketbol, avcılık, bisiklet gibi aktiviteler için uygun. Çocuklar için oyun alanı , TV salonu bulunuyor. Birinci sınıf yemek çıkarılıyor. 800 metre aşağısında uçsuz bucaksız bir kumsal ve hırçın Karadeniz suları yer alıyor.Evcil hayvanlarınız da Paradise'a kabul ediliyor.

Tel: 0216 721 85 77
info@paradise-motel.com


Acqua Verde

Göksu deresi üzerindeki otellerden biri de Acqua Verde...Fosilli yöresel dağ taşları, Karadeniz'e özgü kestane ağaçları ve ferforje ile bütünleşmiş bir dağ evi.


Country renklerle donatılmış otel konforu ve şıklığıyla çevredeki diğer örnekleri arasında farkediliyor. 18 oda ve 1 suitten oluşan otelin çevresi tamamen yeşil. Acqua Verde'de yazın bir dönümü aşkın bahçenin, kışın şömineli salonunda nefis ızgara çeşitlerinin keyfini çıkarabilirsiniz. Sabah, akşam yemeklerinizi, açık büfe kahvaltınızı şömineli restoranında ya da bol ağaçlı yeşil bahçesinde yiyebilirsiniz.


Acqua Verde'de Bisiklet turları, kano, tekne,sandalla geziye çıkabilirsiniz. Etrafında gezip görebileceğiniz köyler de var. Buralar hiç duymadığınız Roma mezarları, Ceneviz limanı gibi tarihi güzellikleri de keşfedebilirsiniz. Ayrıca bahçe- fanus bar, veranda keyfini yaşarken Atatürk'ün Savaronası'nın filikası, Anadolu'nun tarihi kapkacakları, tarım aletleri, hayvan tuzakları gibi aksesuarlarla tarihin içinde keyifli bir yolculuğa çıkabilirsiniz.

Riverside Club

Göksu Irmağı kıyısındaki konaklama tesislerinin en kıdemlisi Riverside orman, deniz ve nehirle iç içe. Otel nehre sıfır, denize 400 m. Genelde doğa ve alternatir turizm grupları tarafından tercih ediliyor. 8 oda, 2 bungolaw, 22 yatak kapasitesiyle hizmet veren bu dağ evi, özel iskelesi, country barı, tekne ve kanolarıyla bir club niteliği taşıyor. Akşam yemeklerinizi Jazz ve Blues müzikleri eşliğinde ortamında yiyebilir, açık büfe sabah kahvaltılarını dere kenarında klasik müzik dinleyerek yapabilirsiniz. Riverside tüm yıl boyunca açık olup rezervasyon usulüyle hizmet veriyor. Bisiklet, trekking, yürüyüş gibi spor aktivitelerine son derece uygun Riverside'da çadır yeri de sağlanıyor. Tek dezavantajı bazı odalarında duş ve tuvalet imkanın olmaması.

Tel: 0216 721 82 93
umut@riverside.com.tr
http://www.riverside.com.tr/






Kurfal Tatil Evi

Kurfal Tatil Evi, plaj kenarında ilk bakıldağında diğer oteller kadar dikkat çekmeyen bir tesis ama doğal bir köy ortamını yaşamak isteyenlere özel bir mekan. 20 oda, 10 lüks çatı katı balkonlu geniş ve şık odasıyla hizmet Kurfal Tatil Evi'nin en önemli özelliği restoran menüsü yer alan lezzetlerin tamamen tesis içindeki bahçe yetiştirilmesi. Hormunsuz, doğal köy ürünleri açık ve kapalı restaurantta geniş seçenekli menülerde sunuluyor. Yüzme, trekking, tekne turu, balık tutma, kano, dere bisikleti, şömine başı kestane, mısır, sucuk, kahve partisi, ping-pong, langırt, dart, satranç, tavla ve okey gibi aktiviteler de eğlenceli saatler geçirebileceğiniz Kurfal Tatil Evi'nde hamak keyfini yaşamadan İstanbul'un yolunu tutmamanızı tavsiye ederiz.

Tel: 0216 721 84 93-94
info@kurfal.com
www.kurfal.com





Göksu Apart Otel

İstanbul'a sadece 97 km uzaklıktaki Ağva, Şile ilçesine bağlı bakir kalmış yerlerden biri.






Eskiden çoğunlukla bahar ve yaz aylarında İstanbul'lular için yazlık yeri sayılan ama artık kışında şehrin gürültüsünden kaçmak ve huzur içinde bir tatil geçirmek isteyenlerin bir numaralı tercihi...




ODALAR
. Odalarda iki oda mutfak ve banyo mevcuttur.
. A apartman dairesi şeklindeki odalarda 1 çift kişilik, 3 tek kişilik yataklar bulunmaktadır.
. Odalarımızda 5 kişi rahatça kalabilir.
. Odalarımızda sıcak su mevcuttur.


Tel: 0216 721 81 81 - 0216 721 82 65

www.goksuapartotel.com

Yeşilçay

Göksu sahilinde olmasına karşın adını, Ağva'nın öteki ucundaki Yeşilçay'dan alan 101 yataklı tesis, gerek konaklama gerek yeme içme yeri açısından yörenin en büyüğü olma özelliği taşıyor. Tümüyle ahşap kullanılarak inşa edilen tesis doğaya uyumlu genel mimarisi ve çevre düzenlemesiyle dikkat çekiyor. Tümü balkonlu ve geniş odalarının girişi bağımsız. Dışının sıcaklığı odalarına da yansıyor. Mutfağında profesyonel aşçıların çalıştığı aile restoranı, kalite ve mönüsünün zenginliğiyle İstanbul'daki lüks restoranlarla yarışıyor. Ahmet Gün'ün sahibi olduğu Yeşilçay'ı Çetin Özcan yönetiyor.

Tel: 0216 721 73 48
info@yesilcay.com.tr
www.yesilcay.com.tr




Greenline

Büyük bir bahçe içersinde yer alan Greenline, yol tarafında üç katlı bir motel binası ile dere tarafındaki bir restorandan oluşuyor.
Göksu'da iskelesinin dereye cephesi en geniş tesisler arasında yer alıyor. Yazın buraya atılan rengarenk devasa yastıklar, hoş bir görüntü oluşturuyor.
Greenline'ın tüm ahşap işleri kendi marangoz atölyelerinde yapılıyor. Masa ve sandalyelerinin özgün olması da buradan kaynaklanıyor. Manzarası panoramik şömineli restoranı özellikle kış aylarında hayli keyifli oluyor.
Greenline'ı Hüseyin Şentürk, kızı Berna ile birlikte işletiyor.

Tel: 0216 721 8491
greenline_guesthouse@veezy.com




Grand Becassier

Club Grand Becassier, iki ana bölümden oluşuyor. Otel bölümü yol tarafında; alt katı restoran ve üst katı kafe bar olarak kullanılan bölümü dere kenarında yer alıyor.
Büyük bir yüzme havuzu bulunuyor. Isıtmalı havuzdan dışardan gelenler de yararlanabiliyor.
Tesisin otel ve restoran-bar olarak kullanılan bölümlerinin iç mimarileri hayli özgün. 2'si jakuzili ve suit 36 odası bulunan tesisin dekorasyonunda kullanılan malzeme ve seçilen renkler uyumlu.
"Çullk" anlamına gelen Becassier'i sahibi İzzet Toprak, oğlu Ali'yle birlikte işletiyor.

Tel: 0216 721 7286
club@clubgrandbecassier.net
www.clubgrandbecassier.net





Vadi Motel




Şile ilçesinin şirin doğa cenneti beldesi olan Ağva, hafta sonu gezi ve dinlenceleriniz için hemen yanı başınızdaki fırsat olmayı sürdürüyor.

Vadi Motel doğa-orman-deniz üçgeninde sizleri kucaklamak için hazırlanmış tam kadrosuyla hizmetinizde.

Motel, ahşap rustik tarzda olup tek kat vadi tabanında orman-yol içinde sakin, sessiz, jungle, kuş sesleri size eşlik ediyor.Vadi Motel'den orman içinden 10 dakikalık yürüyüşle o muhteşem 1 km. uzunluk ve 300 mt. genişliğe sahip Ağva kumsalına ulaşılabiliyor.


Tel: 0216 721 75 64
Faks: 0216 721 75 65
Gsm: 0532 332 04 37
hakan@vadimotel.com
www.vadimotel.com

Piccolo Mondo

Piccolo Mondo, İtalyanca "minik dünya" anamına geliyor. Nitekim isim babası bir İtalyan.
Karşı sahilde olmasına karşın ulaşım karadan yaplılabiliyor.
Üç katlı ve Avusturya mimarisinden izler taşıyan otelin dere tarafında bir bahçesi ve bitiminde genelde burada adet olduğu üzere ahşap bir iskelesi bulunuyor. Barı da iskelenin bir kenarında yer alıyor. Şirin restoranı ve şöminesi giriş katında. Sade döşenen yatak odalarında yataklar cibinlikli.
Sevimli bir aile işletmesi olan Piccolo Mondo'nun sahibi Salim Aydın. Eşi Asuman mutfakta, kızı özlem serviste, damatları Ömer Özkaragöz barda...

Göksu Nehri Kıyısı Ağva - İstanbul
Tel: (216) 721 73 79 Fax: (216) 721 73 80
email: info@piccolomondohotel.com








Tranquilla

Tranquilla Motel, tamamı kütükten inşa edilen ender tesislerden.

Restoran ve bar olarak kullanılan asma katlı bölümüyle dere arasında kalan bahçesi bakımlı.

Girişleri ayrı odaları arka tarafta yer alıyor. "Sakin ortam" anlamına gelen 8 odalı Tranquilla'nın sahibi Bahar Gümüşmakas.


Tel: 0216 721 7377-78
bahar@tranquilla.com.tr








Carpediem

Carpediem, bir motelden çok büyükçe bir ev havasında. Alt katı açık mutfak ve restoran.

Burada birbirinden lezzetli turşular, reçeller sahibinin elinden çıkma. Meşrubat ve yerli içkiler "şirketten". Ayrıca para alınmıyor. Carpediem'in sahibi Mehmet Düz'er.

Tel: 0216 721 70 01

El Rio

El Rio dere kenarındaki en küçük tesislerden. Üç katlı binasının alt katı kışlık kahvaltı salonu ve restoran, üst katları yatak odası olarak kullanılıyor.

Yazlık restoran ve barı iskelede yer alıyor. Burayı Ömer Tüzünalp işletiyor.

Tel: 0216 721 72 80






Liman Restoran

Liman'ın sahipleri aynı zamanda yörenin balık ticaretini de ellerindebulundurdukları için burada masaya canlı canlı servis yapılıyor. Çeşitler derseniz, gününe göre değişiyor. Diğer deniz ürünleri cinsinden ne ararsanız bulunuyor. Salatası mezeleri her zaman taze, lakerda lokum, kalamar tava ipek, palamut ısxzgara nar gibi. Liman'ı 40 yıllık ortaklar Ramazan Özcan ve Hüseyin Yazıcı işletiyor.

Tel: 0216 721 81 99




Tahir Restoran

Yeşilçay sahilindeki Tahir Restoran'da oturanlar kendini gemide sanıyor.

Fırında balık ve et ağırlıklı çalışıyor. Tahir Restoran'ı Halil ve Hidayet Gürleyük çalıştırıyor.

Tel: 0216 721 80 12


Antik Restoran

Ağva meydanındaki Antik bir restorandan çok sevimli ve şirin bir kafe görünümü verilor.

Et ve balık çeşitleri bulunuyor. Antik Restoran'ı İnci Sınmaz işletiyor.

Tel: 0216 721 73 70





Yeşilçay Restoran

Göksu sahilindeki Yeşilçay Tatil Köyü'nün içinde bağımsız bir bölüm olarak yer alıyor. Yeşilçay, sadece Ağva'nın değil, tüm İstanbul'un sayılı balık restoranları arasında yer alıyor. Mutfak ve servis profesyonel ellerde bulunuyor. Buranın masa ve sandalyeleri, rahatlık açısından beş yıldızlı otellerinkiyle yarışıyor.

Tel: 0216 721 73 48



Gizli Bahçe Restoran

Gizli Bahçe, Göksu sahilinde bir konaklama tesisiyle iç içe bulunmayan ilk ve tek bağımsız tesis özelliği taşıyor. Restoran, et ve balık çeşitlerinin yanısıra yöresel köy ürünleri ağırlıklı çalışıyor. Kurfal Otel'in Göksu'daki aktivite merkezi de olan tesis, günübirlik gelen gruplara geniş alternatifler sunuyor.

Tel: 0216 721 84 93-94




Shelale Otel

"Ağva'daki Eviniz"

Eğer dinlenmek ve şehri unutmak ve sizin gibi düşünen insanlarla buluşmak istiyorsanız Shelale Otel'e mutlaka uğrayın.

Çünkü ;
Shelale Otel frekansların kesiştiği mekan.



Otel, Türkiye'nin gözbebeği Ağva Göksu Deresi kenarında tabiatla içiçe 4 adet tek katlı ahşap bungalow ile 5 adet otel odasından ibaret toplam 9 oda ve 27 yataktan oluşan, restaurantı ve şelalesi mevcut şirin bir konuk ağırlama ve dinlenme tesisi.





Çok huzurlu ve güvenli bir şekilde, aile ortamında dinlenip, klasik otel şablonundan uzak, stresinizi atabilirsiniz...


SHELALE HOTEL Göksu deresi Mevkii AĞVA


Tel: 0216 721 74 66 - 721 74 67
Fax: 0216 721 74 68
GSM: 0532 245 05 45
Mail: info@shelaleotel.com
İnternet adresi: www.shelaleotel.com